Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın dar'ül bekâya rıhletinden tam 3 hafta geçti.
Ama hala acımız
büyük. Bir dost, bir mürebbi, bir yol gösterici, bir
baba düşünün. Ama hayatınızın her aşamasında rol almış, iz bırakmış bir dost. Kolay
kolay kabullenilmiyor bu ayrılık. Hala cep telefonumdan her mesaj bildirim sesi
geldiğinde “Hocam bugün Trabzon-İstanbul şu saatte uçuyor.” mesajı gelecek ve
havaalanına Onu karşılamaya gideceğiz mesajı mı geldi acaba diye hisse
kapılıyorum. Ne güzel bir heyecandı, Onu havaalanına gidip karşılamak, O beni
görmese de, Onu görebilmek. Nerden bilecektim ki; Güneydoğu gezisinden
Şanlıurfa-İstanbul uçağı ile Hocamın İstanbul’a gelişi, son gelişi imiş. Şimdi
ne kadar arzuluyorum, yine havaalanına gitmeyi, gerekirse saatlerce, günlerce,
yıllarca beklemeyi; bir kez olsun Onu tekrar karşılayabilmeyi:
"Artık
demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan...
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol... / Sallanmaz o kalkışta ne mendil
ne de bir kol... / Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli... / Günlerce siyah
ufka bakar gözleri nemli...
…
Dünyada
sevilmiş ve seven nafile bekler... / Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler...
". (Yahya Kemal Beyatlı)
Evet, artık gelmeyecek. İçimizde adeta bir kor ateş yanıyor. Ve bu ateş hiç
sönmeyecek gibi. Onu dünya gözü ile bir daha göremeyecek olmaya alışmak çok güç.Hep bir şeyler eksik sanki.
Ama ne var ki; Rabb'ime şükrediyorum. Haydar Hocayı tanıdık, Onunla aynı
çağda yaşama imkanı bulduk. Ve Onun yanında çok güzel yıllar geçirdik, anılar
biriktirdik. Bilal Karamus Beyefendinin attığı tweette dediği gibi “Onu
kaybetmekten daha acı olan Onu hiç tanımadan kaybetmiş olmak.” Binlerce şükür, daim şükür.
3 haftadan beri yazılı ve görsel basından
Hocamın irtihalinden sonra, gerek yurt içi gerek yurt dışı çok önemli
şahsiyetlerin taziye mesajları ve söyledikleri güzel şeyleri duyuyoruz.
Taraflı, tarafsız, uzak yakın herkes o kadar güzel söylemler söyledi ki; Onun
için.
Mesajlarını basın yolu ile
iletenlerin haricinde birçok kişi de bizlere ulaşarak taziyelerini ilettiler.
Sadece bana gelen mesajlar bile yüzlerce olmuştur. Öğrencilerimden tutun da
akademisyenlere; ilkokuldan üniversiteye sınıf arkadaşlarıma; akrabalarımdan,
benim bile hatırlamadığım bir şekilde tanıştığım kişilere; profesöründen
okur-yazarına toplumun her kesiminden birçok dost çeşitli yollarla taziye
mesajlarını iletmek için şahsıma ulaştılar.
Bu mesajlardan bazı
bölümler paylaşmak istiyorum:
“Çok büyük kayıp, acımız
ortaktır.”
“Çok dürüst siyasetçiydi.”
“Haydar Hocanın vefatı
bizi derinden üzdü. Değerli Hocamıza Allah’tan rahmet diliyorum nurlar içinde
yatsın. On iki imamlar yoldaşı olsun.”
“Ölüm hak. Ama böyle
zamansız çok ağır geldi.”
“Yeri doldurulamayacak bir
insandı... Gerçek Müslüman, gerçek milli bir şahsiyetti ve ufuk açan bir
insandı... Mekanı ali olsun inşallah...Tanımış olmaktan onur duyduğum biri idi...Allah
rahmet etsin...”
“Tüm İslam aleminin başı
sağolsun.”
“Türk milleti büyük bir
evladını kaybetti.”
“Yeri doldurulmaz kıymette
bi insan Hakk'a yürüdü.”
“23 Nisan 2019 da BTP
Atatürk sempozyumu düzenlenmişti. Rahmetli Haydar Baş Hocam sayesinde Atatürk'ü
her yönüyle daha iyi tanımıştım. Çok özel bir gündü. Hocam nurlarda uyusun.
Yeni başkanımıza hayırlı olsun. Bundan sonra Onun da takipçisi olacağız.”
“Ülkemiz için büyük bir
kayıp. Bu arada yeni Genel Başkan hayırlı olsun. Ben de genç başkanımız ile
aynı yoldayım.”
Bu mesajların hepsini
tasnif etmek, sıralamak imkansız. Bu mesajları sıralarken dikkatimi çeken
bir-iki noktaya temas ederek makalemi bitirmek istiyorum. Haydar Hocanın mayası
tutmuştur. Haydar Hoca toplumdan karşılık bulmuştur. Haydar Hoca çok ciddi bir
taban oluşturmuştur. Haydar Hoca sevdalılarının, Onun fikirlerine evet
diyenlerin sayısı, seçimlerde sandığa yansıyan rakamların çok üstündedir. Bunun
bir ispatı da; rıhletinden sonra Ona ve kadrosuna hangi taraftan saldıracağını
şaşıran kendini bilmezlerin halidir. Toplumun Haydar Hocanın fikirleri ile
bütünleşmesinin ülkemizin tüm sorunlarını çözeceğini, birlik ve beraberliği
sağlayacağını çok iyi bilen Türkiye düşmanlarının pervasızca saldırılarıdır.
Haydar Hoca belki bu
dünyadan gitmiştir, ama fikirlerinin ne denli güçlü olduklarını bilen vatan ve
din düşmanları; hala Ondan ve fikirlerinin iktidar olmasından korkmaktadırlar.
Ama şunu bilsinler, korkunun ecele faydası yoktur.
Haydar Hocanın bu dünyadan
ayrılışı, milletimiz ile Onun ayrılması için bir sebep değildir. İnsanlar vücut
olarak belki fanidir, ama fikirleri ile hep yaşarlar. Hala milletimiz oluk oluk
Onun fikirlerine koşmakta, yeni Genel Başkan Hüseyin BAŞ Beyefendinin etrafında
toplanmaktadır.
Hedef şaşmamıştır,
aynıdır. Milletimiz Haydar Baş Hocamın fikir mirasına sahip çıkmaktadır. Haydar
Hocanın fikirleri, iktidar olacaktır. Bu ülkeyi içinde bulunduğu sıkıntılı
durumlardan kurtarmak için babasının fikirlerinden aldığı ışıkla, ateşten
gömlek giymeyi kabul eden babayiğit Genel
Başkan Hüseyin Baş’ın ifadesi ile Allah (c.c.) bize bu yolda kutlu kaderler nasip edecektir. Hayırlı olsun.