• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Ekonomi
  • İslam
  • İlçeler
  • Kilis Güncel
  • Analiz
  • Eğitim
  • Siyaset
  • Vefat
  • Spor
  • Bitki Rehberi
  • Güncel Haberler
  • Kültür & Sanat Teknoloji Sağlık Dünya Türkiye Videolar
  • Ara
SON DAKİKA:
09:47
Dolar - Euro - TL Kuru 12 Mayıs 2025
09:44
Altın Fiyatları 12 Mayıs 2025
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
  3. Güncel Anayasa Tartışmaları
Yayınlanma: 20 Eylül 2024 - 16:44

Güncel Anayasa Tartışmaları

20 Eylül 2024 - 16:44
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Güncel Anayasa Tartışmaları

Son günlerde ülkemizde yaşanan gelişmeler, tarih boyunca yaşadığımız mücadelelerin benzerlerini anımsatıyor. Lafın tamamı kime söylenir biliyoruz.

2002 yılından bu yana yaşanan bir değişim süreci yaşıyoruz. Bu süreçte, özellikle 2010 referandumu ve sonrasındaki gelişmeler önemli bir yer tutuyor. Referandum döneminde Prof. Dr. Haydar Baş’ın net duruşunu, o günlerdeki “hayır” kampanyasını ve ortaya koyduğu gerekçeleri hatırlayalım.

İlk günden beri 1982 anayasasını askeri anayasa olarak eleştiren iktidarın, sivil anayasa söylemleri dillerine pelesenk olmuştur. Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı başkanlığında, toplam 16 üyeden oluşan Anayasa Komisyonu tarafından hazırlanan anayasanın sivil anayasa olmadığını ifade etmek de ne kadar doğrudur, bilinmez. Ayrıca ülkeyi 12 Eylül Darbesine götüren süreci ortaya koymadan direkt 12 Eylül’ü ve ardından hazırlanan anayasayı eleştirmek de doğru değildir. Tarihte ana kural, olayların gerçekleştiği tarih perspektifinden değerlendirilmesidir.

2010 referandumu öncesi meydanlarda, salonlarda “hayır” kampanyası yöneten Prof. Dr. Haydar Baş, 22 Temmuz 2010’daki konuşmasında 12 Eylül darbe öncesini şöyle tarifliyor:

“Şimdi, “12 Eylül” deniliyor. İşte “Cumhuriyeti Koruma Kollama Harekâtı yapıldı, bu çok yanlıştır. Asker işe müdahale etmiştir.”, doğrudur. Ama ya bir 11 Eylül, 10 Eylül, 9 Eylül, 1 Eylül, ağustos; o ayları konuşan var mı? Biz o aylarda, yani o yıllarda hadiselerin sıcaklığını yaşayan ve de ‘ne olacak bu ülkenin hali’ deyip kara kara düşünen insanların sınıfındaydık. Neden, mi diyeceksiniz? Çünkü her Allah'ın günü… Bir gün yok ki 60 tane, 70 tane insan ölmesin. Her Allah'ın günü bu dediğim rakamlarda insanlar, niçin öldüğünü de bilmeden öldürülüyordu.

Hiç unutmam, o tarihlerde Cumhuriyet Halk Partisi'nin İl Başkanı beni çok severdi, çalıştığım firmaya gelip “Ya Hocam, beni vuracaklar”. dedi. Dedim “Ya seni niye vursunlar ki? Sen Müslüman adamsın, cuma namazını kılan insansın. Böyle bir şey olamaz. Hiç endişe etme”. Bir hafta sonra duyduk ki arkadaşı vurdular ve biz ancak cenazesine katılabildik.”

Prof. Dr. Baş, 12 Eylül öncesi yaşanan acıları ve sonrasında yaşananları net bir şekilde dile getirmişti. Yine aynı konuşmada bir tehlikenin altını çiziyor Saygıdeğer Prof. Dr. Haydar Baş ve şunları söylüyor:

“Şayet 1980 Koruma Harekâtı, 12 Eylül olmamış olsaydı; memleket darmadağındı. Şimdi kim konuşuyor? Demek ki o gün ülkeyi parçalamak isteyenler bunlar. Niye konuşuyorsun? Niye demiyorsun “11 Eylül'de şuydu, 10 Eylül'de buydu, 1 Eylül'de şöyleydi, 30 Ağustos’ta böyleydi?” Niye bunu anlatmıyorsun? Geliyorsun, geliyorsun “O darbe yaptı”. Şimdi bunu derken “İhtilal oldu, güzel oldu” mu diyoruz? Yok. İhtilalin ilk gününde beni içeri aldılar ve efendime söyleyeyim Boztepe'de, tugayda kaldık biz; savcıların önüne çıktık, emniyette ifadeler verdik.”

Belki de 12 Eylül’ün en ciddi mağdurlarından olmasına rağmen Sayın Baş, o günlerdeki ülkenin konjonktürüne dayanarak olayın arka planını ortaya çıkarıyor aslında. Şimdi eğer bu konu yeniden gündem oluyorsa, bunun tek açıklaması var. Ülke yeniden 12 Eylül öncesine getirilmeye çalışılıyor.

Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarken Bandırma Gemisinde beraber yolculuk yaptığı insanlar bile Cumhuriyet yönetimine çok sıcak bakmıyordu. Yani Mustafa Kemal Atatürk tek başına çıktı bu yola. Ve toplumu tek tek ikna etti. Ama tabi ki o gün Mustafa Kemal Atatürk'e karşı çıkanlardan bazıları ikna olurken, bazıları da evet demek zorunda kaldılar. “Evet” demek zorunda kalanlar, o gün belki sustular ama hep mücadelelerini gerek açıktan gerek gizliden devam ettirdiler.

İşte Lozan'ı biliyoruz. Lozan'da Mustafa Kemal Atatürk'ün “azınlık tanımı” sırasındaki net duruşunu biliyoruz. “Bu ülkede Müslüman olan herkes bu ülkenin kurucu unsurudur” diyor Mustafa Kemal Atatürk. “Ancak gayrimüslimlerdir azınlık” diyor ve son noktayı koyuyor.

Malumunuz Lozan'da Güneydoğu sınırlarımızı birçok ülke kabul etmiyor. “Tek şartla kabul ederiz” diyorlar. “Yeraltı kaynaklarının işletim hakkını bize vereceksiniz!” Yine Mustafa Kemal duruşu: “Ben kanla aldığım toprakları masada veremem.”

Hiç unutmayalım, “su uyur, düşman uyumaz.” Mücadele devam ediyor. Ama ne yazık ki millet olarak biz düşmandan ne çektik, inan edin onlara maşa görevi görenlerden daha çok çektik, çekiyoruz.

Prof. Dr. Haydar Baş Başkanlık sistemine geçişi, “Federatif yönetim sistemine geçiş için bir adımdır, bu üniter yapımıza saldırıdır” diyerek az eleştirmedi. Yani biz aslında “Başkanlık Sistemine” evet dediğimizde millet olarak “Sarı öküzü kaptırdık.” İşte süreç adım adım bir yere doğru ilerliyor. Bugün, anayasa değişiklikleri tartışmaları, ilk 4 maddenin özellikle hedef alınmasının başka bir açıklaması yoktur.

Uzun lafın kısası yapbozun parçaları tek tek hazırlandı, Tek kalan parçaların bir araya getirilerek resmin tamamının ortaya çıkmasıdır. Hedef bellidir, üniter yapı bozulacak, ardından halkların hakları tartışmaları ayyuka çıkacak, yer altı ve yer üstü kaynaklarımız tartışma konusu haline gelecek.
Başka ifade ile “Lozan Anlaşması” ile fesih olan “Sevr Anlaşması” maddeleri tek tek işletilmeye çalışılacak. Burada milletimize düşen ülkenin kurucu unsuru olan Mustafa Kemal Atatürk çizgisinde bir araya gelmesi, Millî Mücadele sırasındaki ruhu ortaya koymasıdır. “Keşke Yunan galip gelse idi” diyebilecek cesareti ortaya koyanlara prim vermemesidir.

Eğer milletimiz bu duruşu ortaya koyamazsa, gelecek günlerin bu günleri aratacağı aşikardır.

Ve ben milletimize güveniyorum, net duruşu ile söylem sahiplerine gerekli cevapları her platformda vererek demokrasimize, cumhuriyetimize sahip çıkacaktır.

 

 

Bu yazı 602 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Barış mı, Dağılmanın Eşiği mi? Türkiye Kritik Yol Ayrımında - 12 Mayıs 2025
  • Hedef "Atatürk'süz Türkiye" - 11 Mayıs 2025
  • Havuç-Sopa Politikası: Avrupa Türkiye İlişkileri - 11 Mayıs 2025
  • Millete Efendilik Değil, Hizmet Vardır! - 10 Mayıs 2025
  • Kuzey Suriye'de Tarih Tekerrür mü Ediyor? - 08 Mayıs 2025
  • Kanal İstanbul: Doğaya Açılan Savaşın Adı - 07 Mayıs 2025
  • Büyük Kürdistan'dan Büyük İsrail'e: Bir Projenin Anatomisi - 06 Mayıs 2025
  • PKK'nın Feshi Ne Anlama Geliyor? - 05 Mayıs 2025
  • Mesele Seçim Başarısı mı? - 05 Mayıs 2025
  • Muhalefet Değişmezse, İktidar Değişmez - 04 Mayıs 2025
  • Adayları Değil, Hak ve Adaleti Tartışmalıyız - 03 Mayıs 2025
  • Türkiye'nin Geleceği İçin Doğru Bir Zemin Arayışı - 27 Nisan 2025
  • İstanbul Depremi ve Gerçekler - 25 Nisan 2025
  • Meydanlar Bize Ne Mesaj Veriyor? - 30 Mart 2025
  • Büyük İsrail Projesi ve Kürt Özerk Bölgesi - 22 Mart 2025
  • Kadınların Hak Arayışı ve Ekonomik Bağımsızlık - 17 Mart 2025
  • Gençler Umutlarını Kaybediyor - 16 Mart 2025
  • Atatürk ve Demokrasi - 14 Mart 2025
  • Devletin Homeostazisi - 12 Mart 2025
  • Türkiye'nin Bölünmez Bütünlüğü - 11 Mart 2025
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 14
Köşe Yazarları
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş
Türk tarımının geleceği Türk çiftçisine bağlı
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Türkiye İçin Vakit Kaybetmeden: Afet Yönetimi Bakanlığı Kurulmalı
Alaaddin Özkar
Alaaddin Özkar
Zirai Don Yalnızca Çiftçiyi Vurmadı…
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Barış mı, Dağılmanın Eşiği mi? Türkiye Kritik Yol Ayrımında
Söz, özün tercümanıdır
Uğur Kepekçi
Söz, özün tercümanıdır
Mustafa Çobanoğlu
Mustafa Çobanoğlu
Mal, Dost ve Amel İlişkisi
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Güner Özbalcı
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Edebiyatın Kalbindeki Yöneticiler
Mehmet Beşe
Mehmet Beşe
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GIDA SEKTÖRÜ
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Misafir Kalem
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Çok Okunan Haberler
Altın Fiyatları 26 Nisan 2025
Altın Fiyatları 26 Nisan 2025
Üniversitede Rektörlük Devir Teslim Töreni Gerçekleştirildi
Üniversitede Rektörlük Devir Teslim Töreni Gerçekleştirildi
Bağımsız Türkiye Partisi İstanbul Teşkilatı'ndan Coşkulu 23 Nisan Kutlaması!
Bağımsız Türkiye Partisi İstanbul Teşkilatı'ndan Coşkulu 23 Nisan...
Ana Sayfa
Ekonomi
İslam
İlçeler
Kilis Güncel
Analiz
Eğitim
Siyaset
Vefat
Spor
Bitki Rehberi
Güncel Haberler
Kültür & Sanat
Teknoloji
Sağlık
Dünya
Türkiye
Videolar
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Vefatlar
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Analiz
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • İlçeler
  • İslam
  • Kilis Güncel
  • Kültür & Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Vefatlar
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

kilispostasi.com Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir.