19 Mart 2020.
Birçok kişi görmek, duymak istemese de bu günü tarih
yazacak.
Ne mi oldu o gün?
BTP Genel Başkan Yardımcısı Selim Kotil’in 19 Mart 2020’de
saat 18:30’da attığı tweet aracılığıyla haberdar olduğumuz gelişme o güne,
belki de bu yıla damgasını vurdu:
“Prof. Dr. Haydar BAŞ bu hukuk mücadelesini de kazandı. Yıllarca süren
hukuk mücadelesini kazandı. Ona tuzak kuranlar kaybetmeye mahkumdur. Adalet
yerini buldu.”
Bu ilan, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr.
Haydar Baş’ın, bir hukuk mücadelesinden daha zaferle çıktığının ilanı idi.
Hayatı boyunca adaletten bir arpa boyu dahi sapmayan Sayın
Baş’ın hakkı olan beraatı geçte olsa almasının ilanı idi bu.
Hemen ardından aynı gün saat 19.07’de benim attığım tweete
bakalım şimdi de:
“Dikkat! Dikkat! Aranıyor. Yanlış ve taraflı karar verildiğinde, anında
haber yapan medya nerde? Doğru karar verilince nereye kaçtınız? Haydar Baş yine
ve yine hukuk mücadelesini kazandı.”
Şimdi benim bu yazıyı kaleme aldığım sırada tarih 25 Mart
2020 saat: 04.30. Yani aradan yaklaşık 5 buçuk gün, başka bir ifade ile 130
saat geçmiş. İnternette arama motorlarında bir arama yapayım dedim. Arama
yaptığım kelimeler: “Haydar Baş – beraat”. Beraat haberini gazetemiz Yeni
Mesaj’dan başka haber yapan bir basın kuruluşu hala yok. Yani yukarıdaki
tweette kayıp ilanının verdiğimiz basın hala bulunamamış.
Sonra bir arama daha yaptım. Bu kez “Haydar Baş – ceza”
kelimelerini sorgulattım. 16 Ekim 2019’da yani Bakırköy 15. Ağır Ceza
Mahkemesi’nin sonradan üst mahkeme tarafından iptal edilen kararını açıkladığı
gün, saat 17.00 sularında büyükten küçüğe tam 71 farklı haber sitesi “Haydar
Baş'a hapis cezası” vb. başlıklarla bu olayı kamuoyuna duyurmuş. Bu siteleri
tek tek saydım. Ve ilerleyen saat ya da günlerde aynı olayı haber yapan
siteleri hariç tuttum. Eğer bu gelişmeyi ilerleyen zamanlarda haber yapan
siteleri de saysam, bu sayı daha da katlanacak.
Tekrar özetlemek
istiyorum:
Sonradan üst mahkeme tarafından iptal edilen 16 Ekim
2019’daki karar tam 71 farklı sitede haber olurken; asıl olan Üst mahkemenin
aldığı nihai karar 19 Mart 2020’de Yeni Mesaj Gazetesi hariç hiçbir yerde haber
yapılmıyor.
Şimdi diyelim bu karar, önemsiz ne olmuş ki? O zaman 16 Ekim
2019’da 1 saat içinde neden 71 sitede yer verildi.
Diyelim, bu karar önemli. O zaman bu karar neden basının
hiçbir karesinde yer bulamadı.
Yukarıda 19 Mart tarihindeki tweetime yanıt veren bir
vatandaşın yanıtı, belki de olayı özetliyor.
“Çamur at izi kalsın mantığı. Medyanın kaçmasının sebebi bu.”
Bu ufak istatistik bize çok şey anlatıyor. Ahmet Hamdi
Kepekçi’nin köşesinde ifade ettiği gibi “Haydar Baş Beyin mücadelesi bir siyasi
mücadele olmanın ötesindedir.”
Bu istatistik bir kez daha gösteriyor ki; Sayın Baş, bir
turnosoldur.
Çünkü Sayın Baş nettir.
Çünkü Sayın Baş, 1983’de ne demişse bugün de aynı şeyi
söylemektedir.
Çünkü Sayın Baş’ın yıllar önce yazılmış yazı ya da kameraya
alınmış konuşmalarını izleyin; bir birine tezat bir nokta bulamazsınız.
Çünkü Sayın Baş’ın bir tarafı vardır.
Çünkü Sayın Baş’ın tarafı, Devlettir, Millettir, Vatandır,
Atatürk’tür, Ehl-i Beyt’tir, Milli Ekonomidir, Sosyal Devlettir, Devlet-Millet
kaynaşmasıdır, Alevi-Sünni kardeşliğidir, tam bağımsızlıktır.
Sayın Sinem Baş’ın köşesinde ifade ettiği gibi “40
bin sayfalık dava dosyaları ile boğuşurken, Türk siyasetinin en önemli ismini
hiç konuşmayan basın, elbette ki, O'nun beraatini de vermeyecektir.”
Eğer siz doğruyu savunuyorsanız, er geç galip gelirsiniz.
Hele bir de arkanıza Yüce Yaratanı aldı iseniz.
Basın istediği kadar gizlemeye devam etsin, Milletimiz de er
geç Sayın Baş’ın yanında yer alacaktır.
Şunu hiçbir zaman unutmayalım, “Su akar, yolunu bulur.”
Dr. Öğr. Üyesi Ali Bestami Kepekçi / 25 Mart 2020