Dünya Bankası tarafından yayınlanan bu rapor, belli periyodlarda
yayınlanıyor. Son rapor (Haziran 2020) 29 Mayıs 2020’de yayınlandı.
Önce geçen hafta yayınlanan bu rapordan sizlere kesitler sunmak istiyorum:
Koronavirüs (COVID-19) salgını küresel ekonomiye ciddi bir darbe indiriyor.
Halk sağlığını korumak için gereken tedbirler, zaten kırılgan bir halde olan küresel ekonomiyi gölgede bırakmış,
ileri ekonomiler ve gelişmekte olan piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde
derin durgunluklara neden olmuştur.
Gelişmekte olan ekonomilerden özellikle
1- Küresel ticarete,
turizme ya da yurt dışından gelen paraya dayananlar;
2- Mal ihracatına bağımlı
olanlar bu durgunluğu daha çok yaşayacaklar diyor.
Örneğin, enerji ihraç
eden gelişmekte olan ekonomiler, pazar sıkıntısı yaşayacaklar diyor.
Uzun vadede, salgın gelişmekte olan ekonomilerde “daha az yatırım yapılmasına neden olacak”
Bunun sonucunda da bu ekonomilerde kalıcı hasar bırakacak.
· İşletmelerin kapanması,
· Eğitim ve iş kaybı nedeniyle fiziksel ve beşeri sermayenin erozyonu;
· Küresel ticaret ve tedarik bağlantılarının kesilmesi
Nedeniyle, istihdam ve işgücü verimliliği
azalacaktır.
Başka bir ifade ile;
· Üretim düşüyor,
· İhracat düşüyor,
· Enflasyon yükseliyor.
Ve dediğimiz gibi, bunlar kısa vadede düzelmeyecek. Global dünya
ekonomisinde kalıcı bir hasara yol açacaktır.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazı piyasalar ise salgının yol açtığı
"belirsizliğe"
· Yüksek dış ticaret açığı,
· Ciddi bütçe açıkları ve
· Yüksek döviz borçlarıyla yakalandı.
Dünya Bankası Raporunda çıkış yolu olarak da öneriler de bulunmuş:
· Yapısal reformlar şart,
· Ülkeler mali yapılarını güçlendirmeli diyor.
Peki, kapitalizm ile şu an uygulanan ekonomik modellerle dünya ekonomisini
rahatlatacak yapısal reformlar sağlanabilir mi?
Çok net söylüyorum: Hayır.
Türkiye piyasalarında
durum nedir?
Konuya şimdi biz, Türkiye özelinde bakalım.
Mesela; Türkiye, bu yıl içinde vadesi gelen yaklaşık 172 milyar dolarlık
dış borcunu ödemek zorunda.
· İhracat, turizm, lojistik gibi tüm döviz girdileri şu anda adeta durmuş
vaziyette.
o Yerli firmalarımız son
ürünlerini çok yüksek rakamlara mal ediyorlar. Yüksek hammadde maliyeti, yüksek
vergiler bunda büyük etken.
o Ve imalat sektörü çok
dışa bağımlı.
§ Örneğin en iddialı
olduğumuz ihracat alanlarından biri olan tekstilde kumaşın çoğunu yurt dışından
ithal ediyoruz. Diğer imalat alanlarında, farklı mı? Ne yazık ki, hayır!
o Ayrıca mali yapıları
çok güçlü olmadığı için, firmaların ar-ge çalışmaları çok yetersiz.
Sonuç: Firmalarımız dünya pazarında
rekabete giremiyor.
10.000 civarı böyle firma var. Hükümet yoğun
krediler vererek bu firmaların sözüm ona batmamaları için uğraşıyor.
2017'den beri adı değişen isimlerle bu firmalara bir sürü kredi verildi,
veriliyor.
Aslında bu krediler de aslında, bu şirketlerin batma riskini
artırıyor. Sadece zaman öteleniyor.
Her gün yükselen kur ve vergilerle firmaların maliyetleri her gün daha da
artıyor.
Yetmedi, zaten Pazar da yok.
· Dolar 6,9’lara dayandı. Hükümetin dolar kurunda yükselişi durdurmak için
hep kullandığı Merkez Bankası'nın (TCMB) döviz rezervi kısıtlı. Bu nedenle
döviz satarak artışa müdahale edemiyor.
o Ama yine de döviz kurunun
yükselmemesi için Hükümetin özel bir gayreti var. Hükümet, lirayı olduğundan
değerli göstermeye çalışıyor.
o İhracat artmadığı,
üretim artmadığı halde liranın değeri düşürülmemeye çalışılıyor.
o İhtiyaç akçesi ve TCMB
temettüsü gibi gelirler daha önce Hazine’ye aktarıldığı için, bu seçenek de
kullanılamayacak durumda.
o Devletin elindeki her şey
satıldı. Satacak bir şey kalmadı.
o Merkez Bankası yedek
akçesi kullanıldı.
o İmar barışından,
bedelli askerlikten alınan paralar bitti.
· Aynı durum aileler için de geçerli. Hane halkı da yeni kredi kartları ve
tüketici kredileri ile ayakta duruyor. Ama bu krediler nasıl ödenecek.
o Vatandaş, hep borçlu
ve işsiz.
Gerek firmaların, gerek vatandaşın durumu bu? Şimdi
soruyorum size:
· Bu sarmaldan firmalar ya da vatandaş kendi imkanları ile kurtulabilirler
mi?
· Hükümetimiz kendinden beklentileri yerine getirebilecek mi?
· Hükümet köklü yapısal değişiklikler yapabilecek mi?
Atılan ekonomik adımlar neler?
· Swapla alınan borç paralarla döviz kuru sabit tutulmaya çalışılıyor.
· Darphanede banknot, para basılıyor.
· Firmalara ve vatandaşa yüksek miktarlarda kredi veriliyor. Firma ve
vatandalar kredi kullanmaya yönlendiriliyor.
Bu adımlar çözüm getirir mi?
· Bu yazı 2436 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
- Ortadoğu'da Kan Gölü ve Çıkış Yolu - 05 Ekim 2024
- Arzı-ı Mev'ud ve İsrail Politikası - 02 Ekim 2024
- Güncel Anayasa Tartışmaları - 20 Eylül 2024
- Siber Savaş: Dijital Dünyanın Yeni Cephe Hattı - 19 Eylül 2024
- Milli Eğitimde Kayıp Benlik - 17 Eylül 2024
- Filistin Katliamı Haniye Suikastı ve Türkiye - 05 Ağustos 2024
- Ekonomik Bağımsızlık Yolunda: Milli Ekonomi Modeli - 04 Ağustos 2024
- Belediyelerin SGK Prim Borçları Üzerine Değerlendirme - 01 Ağustos 2024
- Sokak Hayvanları Yasası: Tartışmalar ve Çözümsüzlükler - 31 Temmuz 2024
- Prof. Dr. Haydar Baş ve BTP - 09 Nisan 2024
- BTP Belediyeciliğinde Vatandaş Kent Yönetiminde Aktif Rol Alacak - 23 Mart 2024
- Kırmızı Çizgimiz Mustafa Kemal Atatürk! - 21 Mart 2024
- A mı B mi? Yoksa! - 15 Aralık 2023
- Asgari Ücret Tartışmaları ve Ekonomik Çıkmaz: Geleceği Şekillendirmek - 02 Aralık 2023
- 50+1 mi? Yoksa AKP-MHP Kavgası mı? - 28 Kasım 2023
- Ne büyük iş yapıyoruz değil mi? Gazze ve Filistin bitiyor! - 15 Kasım 2023
- Kınamıştık, Kınıyoruz, Kınayacağız, Ama... - 31 Ekim 2023
- 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları - 30 Ekim 2023
- Gazze'de Yaşananlar Malûmu İlâm Etmektir - 24 Ekim 2023
- Ormanın Kurtarıcıları - 23 Ekim 2023