Milli Mücadeleler kolay mı sanırsınız, diye sorduk ve hiç de kolay olmadığını tekrar hatırladık. Geçtiğimiz gün sılai rahim çerçevesinde Kilise gitmiştim. Yakın aile dostlarımızdan Ali Uzun ağabeyimizi ziyaret ettim. Kendileri yaşlılık ve hastalık içerisinde kıvranmaktadır. Allahtan acil şifalar diliyorum. Ali Uzun bey, hakkında kitaplar yazılacak kadar tarih ve tecrübe kokan bir vatanperverdir. İlerleyen yaşına rağmen bizimle sohbetini esirgemedi. Canlı tarih olduğu kadar hoşsohbet bir şahsiyettir Ali Bey. Sohbet, vatan müdafaasından açılınca; tabii ki söz Kuvayı Milliye Mücadelesine geldi. Kilisteki Milli Mücadele yıllarını babalarından duydukları ve okudukları kaynaklardan bize aktardılar. Kuvayı Milliye hareketinden bahsettiler. Sonra da tarihle alakalı bazı eski eserleri bana hediye ettiler. İnşallah ilerde bu bilgileri sizlerle paylaşmayı ümit ediyorum.
Kilisteki kurtuluş mücadelesi; en az diğer vatan topraklarında olduğu kadar çetin geçmiştir. Elimdeki eserden biraz geçmişe uzanalım: Birinci dünya savaşının kesin sonucu Kilistedir. Türkiyenin mukadderatı, en kısa yoldan çözülebilirdi. Çünkü, Torosun ötesindeki bütün Osmanlı topraklarının can damarı bu suretle kesilmiş olurdu (Mareşal Hindenburg)
İşgal kuvvetleri ve Kuvayı Milliye neferleri Kilisin bu önemli konumunu bildikleri için burası çetin mücadelelere sahne olmuştur. Mücadele her zamanki gibi zor şartlar altında geçmiştir. Hasan Kamil Demirbaş bu zor günlere ilişkin olarak anılarında şunları yazmaktadır:
Meydanda silah yok, cephane yok! Sadece halkın milli gururu okşanıp uyanık tutulmaya çalışılıyordu. Birçok vatan evladı, ailesini, maişetini unutmuş, malını mülkünü satıp beraberinde sürükledikleri adamlarına silah ve cephane tedarik ediyor, onlara erzak yetiştiriyordu.
Kilisli imkansızlıklar içinde mücadele verirken; Kilisin ekmeğini yiyen Ermeniler burada da rahat durmamışlar: Kilisteki Ermeniler tümüyle ücret karşılığı Fransızlara yazılmıştır. Ermeniler, Fransızın safında savaş verirken; savaşa katılmayanlar da ajanlık ve provokatörlük yapmışlardır. Ve hatta bazı zayıf tabiatlı insanları davalarından para ile döndürmüşler: Fransızlar bol bol paralar döküyor, vaatlerde bulunuyor, Kuvayı Milliye aleyhinde yalan dolu propagandalar yaptırıyordu.
Her türlü olumsuzluklara rağmen Kiliste yakılan özgürlük meşalesi sönmemiş ; neticesi kurtuluş olmuştur. Biraz da Kilis Kuvayı Milliye kumandanı Polat Beyden bahsetmekte yarar var. Polat Bey çok zeki ve gayretli bir insandı. Halkı sürekli uyanık tutmasını bilir, gerekli manevraları yapardı. Aralarında gevşeklik baş göstermesinden çekindiği için bir defasında Kuvayı Milliye neferlerini toplayıp onlara yemin ettirmiştir:
Dinim ve memleketim için; malen, canen, bedenen çalışacağıma, Fransızları vatanımızdan çıkarmak için her ne lazımsa yapacağıma, vatana ihanet etmeyeceğime, kötü kimselerle görüşmeyeceğime, kimsenin iğfalatına kapılmayacağıma, tahriklerine uymayacağıma, Kuvayı Milliyenin her emrini seve seve ifa edeceğime, şu yanımdaki Müslüman Şehitler huzurunda, önümdeki Kelamı Kadime el basarak, Allahıma karşı yemin ve şart ediyorum. Vallahi, Billahi, Tallahi (Kilis Direniş Kurtuluş ve Sonrası, Şinasi Çolakoğlu).
Görüyorsunuz değil mi? Vatanın her karış toprağı için ne mücadeleler verilmiş... Halbuki birilerine, satmak ne kadar da kolay geliyor!