Miraç hadisesi, Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed Efendimizin Peygamberliğinin 12.yılında, Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşmiştir. Bu gece, tabir yerindeyse; yüce Allahın, Muhammedine özel ikramlarda bulunmak üzere tahsis ettiği bir gecedir. Bu ihsan gecesi İslam tarihine, İsra ve Miraç olarak geçmiştir.
Kendisine ayetlerinden bir kısmını göstermek üzere kulu Muhammedi bir gece Mescidi Haramdan, çevresini bereketlendirdiği Mescidi Aksaya götüren Allahın şanı ne yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.( İsra, 17/1)
Bu gecenin ve günün Muhammed ümmeti için ne kadar mühim müjdelerle de donatıldığını yine bize yüce şefaatçimiz Hz. Muhammed (sav) haber vermektedir.
Bir kimse Recep ayının 27. günü oruç tutar ise kendisine atmış aylık oruç sevabı yazılır.
Recep ayının 27.günü Cebrail Aleyhisselamın, Resulullah (sav) Efendimize elçilik vazifesini getirdiği ilk gündür. Bir başka hadis-i şerif de:
Recep ayında bir gün ve bir gece vardır ki o günü oruçla, geceyi dahi namazla geçirir ise kendisine 100 sene; geceleri namaz kılanın gündüzleri de oruç tutanın sevabı verilir. O gün Recep ayının bitiminden üç gün evvelki gün ve gecedir. (Gunyetüt-talibin / sayfa 553)
İsra, gece yürümek, gece yolculuğu yapmak, Miraç ise yükseğe çıkış aracı demektir.
Peygamberimiz (sav), bir gece Mescid-i Haramdan alınıp Mescid-i Aksaya kadar Burak isimli bir binek ile yolculuk yaptırılmıştır. (Burak: katırla merkep arası, gemi vurulmuş ve eğerlenmiş bir hayvandır.)
Peygamberimiz Mescid-i Aksaya girdi. İçerde İbrahim, Musa ve İsa (as) ların bulunduğu, bazı peygamberler Hz Muhammed için orada toplanmış bulunuyorlardı. Cebrail (as) Peygamberimizi ileri sürdü. Peygamberimiz Onlara imam oldu iki rekât namaz kıldırdı. Cebrail (as), peygamberimize sordu.
Kureyşiler Allahın bir şeriki bulunduğunu, Hıristiyanlar da Allahın bir oğlu olduğunu iddia ediyorlar. Sen, sor şu peygamberlere bakalım: Yüce Allah için, şerik veya oğul olur mu? Dedi.
Peygamberimiz onlara sordu.
Onlar: Biz tevhit ile Allahın bir oluşu inancını tebliğ etmek üzere gönderildik dediler.
Yüce Allahın vahdaniyetini, birliğini ikrar ettiler. (1) (İslamdan başka din arayanlara ve diyalog yandaşlarına duyurulur)
Daha sonra Cebrail(as) ile Miraç yolculuğu başlar. Bu yolculukta yine manevi bir vasıta ile olmuştur ki, buna Miraç denmektedir. Hz. Peygamber: Şimdiye kadar ondan daha güzel bir şey görmedim. Ölünüz son nefesinde gözlerini ona diker buyurmuşlardır. (2)
Cebrail ile (as)yedi kat gök geçilmiş. Seyir esnasında harikulede haller yaşanmıştır. (yazımızın sınırlı oluşu bakımından kısaca değinmekle yetiniyoruz. Tafsilat ilgili eserlerde mevcuttur.)
Ve nihayet, Allah Resulünün(sav) önüne Sidre-i Münteha sahası açıldı. Allahtan(cc) başkasınca bilinmeyen makamlar gösterildi. Bu son noktadır. Hiç bir varlık, o noktadan bir adım öteye geçemez. Belki de bu saha, varlıkların yaradılış sebebi olan Hz. Muhammed (sav) için halk edilmiş, sadece Peygamberimiz için bir defaya mahsus olarak kullanılmıştır. Dolayısıyla, bundan öteye geçmek Cebrailin de haddi değildir. Cebrail (as) Bu Sidretül-Müntehadır der.(3)
Peygamber efendimize Miraç mülakatı sonucunda üç şey verildi:
1.Elli vakit namaz sevabına denk, beş vakit namaz verildi.
2.Bakara suresinin son ayetleri verildi.
3.Peygamberimiz Aleyhisselemın ümmetinden olup da, Allaha şirk koşmayanlardan Mukhimat (Büyük ve tehlikeli günahlar)bağışlandı.
Yüce Allah:
Ya Muhammed! Bu namazlar, her gün ve her gecede, beş namazdır! Amma, her namaz için, on sevap vardır! Bu, yine, elli namaz demektir.
Bende söz bir olur değişmez!
Her kim bir hayır işlemek ister ve onu yapmazsa, o kimseye (bu iyi niyetinden dolayı )bir sevap yazılır, yaparsa on sevap yazılır.
Her kim de, bir kötülük yapmak ister, onu yapmazsa, ona bir şey yazılmaz. O kötülüğü yaparsa, bir günah yazılır! buyurdu (4)
Miraç gecesi bizlere ikram edilen Bakara suresinin son iki ayetinin fazilet ve manasına bir bakalım:
Bakara suresinin son iki ayetinin faziletini yine Hz. Peygamber bize haber vermektedir:
Kim sure-i Bakaranın son iki ayetini okursa, onlar, ona gece namazı kılmak yerine kifayet eder.(5)
Cenab-ı Ecelli Ala, Sure-i Bakarayı iki ayetle bitirdi ve bunları arşın altındaki bir hazineden verdi. Bunları öğreniniz, kadınlarınıza, oğullarınıza talim ediniz. Çünkü bunlar hem salâttır, hem Kurandır(6)
Bakara suresinin son iki ayetinde, mealen şöyle buyurulur:
Onlardan her biri:
Allaha,
Allahın meleklerine,
Allahın kitabına,
Allahın peygamberlerine inandı. Peygamberlerin hiçbirini, diğerlerinin arasından ayırmayız!(Hepsine inanırız.)
Dinledik!(Emrine) itaat ettik!
Ey Rabbimiz! Mağfiretini dileriz!
Son varış(ımız)ancak sanadır! dediler.
Allah, hiçbir kimseye, gücünün yettiğinden başkasını yüklemez.
(Herkesin ) kazandığı(hayır)kendi yararınadır.
Yaptığı (şer) de kendi zararınadır.
Ey Rabbimiz! Unuttuk yahut yanıldık ise, bizi tutup sorguya çekme!
Ey Rabbimiz! Bizden önceki (ümmet)lere yüklediğin gibi, üstümüze ağır yük yükleme!
Ey Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimizi bize yükleme!
Bizden (sadır olanları )sil, bağışla! Bizi yarlığa! Bizi esirge!
Sen bizim Mevlamızsın!
Artık, kafirler güruhuna karşı da, bize yardım et!(Bakara 285-286)
Hz. Peygamber (sav) ertesi günü Miraç olayını anlattı. Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya başlatarak Hz. Peygamber (sav)'i suçlamaya, alaya almaya başladılar. Bu kampanya bazı Müslümanları da etkileyerek şüpheye düşürdü. Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler Beytü'l-Makdis'e ve Mekke'ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (sav)'i sınadılar. Hz. Peygamber (sav)'in verdiği bilgilerin doğruluğu Müslümanları şüpheden kurtardıysa da müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi. Miraç olayı inatlarını ve düşmanlıklarını artırarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu olay karşısındaki tutumu nedeniyle Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamber (sav) tarafından "Sıddîk" lakabıyla onurlandırıldı. Hz. Ebu Bekir olayı kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere "O söylüyorsa şüphesiz doğrudur" cevabını vermişti.(7)
İsra suresi Miraç hadisesinin yanında, insanlığa kurtuluş ve huzur için gerekli şartları da ortaya koymuştur. Bu ayetlerdeki ilâhî emirler şöylece özetlenebilir:
1) Allah'tan başkasına kulluk etmeyin,
2) Anne, babaya iyi muamele edin,
3) Hısıma, yoksula, yolda kalmışa haklarını verin,
4) Ne hasis, ne cimri, ne de müsrif (savurgan) olun,
5) Çocuklarınızı öldürmeyin,
6) Zinaya yaklaşmayın,
7) Haklı bir sebep olmadıkça cana kıymayın,
8) Daha iyiye götürmek amacı dışında yetim malına yaklaşmayın,
9) Verdiğiniz sözü yerine getirin, sözünüzde durun,
10) Ölçü ve tartıyı tam yapın,
11) Hakkında bilginiz olmayan şeyin peşine düşmeyin,
12) Yeryüzünde kibir ve azametle yürümeyin, alçak gönüllü olun.(8)
Mademki bir Miraç Kandiline daha erişmeyi Allah (cc) bize nasip etti. Önce bu büyük şerefe nail olduğumuz için bolca şükür etmemiz lazımdır. Sonrada yapılacak en önemli görev bize getirilen hediyeleri baş tacı edip istenilenleri kendi yararımıza yerine getirmektir. Hediyelere ilgisizlik, hediyenin sahibine saygısızlık manasına gelir ki, beklide Onun rızasına erebilmeyi yakalamışken;nasip kapısında nasipsiz kalabiliriz.
Geliniz bu gece, gün ve hediyeleri fırsat bilelim. Miraç sırrına namazla erelim. Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed, bizi miracına ortak edecek yolu göstermiştir. Namaz müminin miracıdır. Buyurmakla.
Not:(1) (4) (7) (8) İslam Tarihi / M.A.Köksal
(2) (3) Rahmeten Lil Alemin / Prof. Dr. Haydar Baş, (5) Müslim
(6)Hakim, Beyhaki