Son yıllarda topluma derinlemesine bir göz atıldığında, günden güne fakirlik düzeyinin arttığını, zevklerden değil zorunlu ihtiyaçlardan vazgeçmek zorunda kalındığını görüyoruz.
İnsan gibi yaşamak gibi bir hakka sahip olan bireylerin, günden güne daha derine battığı bir bataklıkta bocaladığı bir resme bakıyoruz ister istemez.
Et, ekmek, eğlenmek, seyahat etmek için hesap yapan veya yaşama dair birçok zaruri ihtiyacını erteleyen insanların oluşturduğu toplumun psikolojisinin de günden bozulduğunu görmezlikten gelmek ne kadar kötü ise, bu yaşananları normalleştirmek daha beter değil midir?
Bundan 10 yıl önce seçim öncesi sokak röportajı yapan spikere, mevcut yönetimin ne kadar mükemmel olduğunu anlatan ve bunu doların yükselmemesi ile domatesin kilosunun 3 TL olması gibi örneklerle destekleyen vatandaşımız, “Ne iş yapıyorsunuz?” sorusuna “Ben işsizim” cevabı hala kulaklarımda çınlıyor. Ve bir ez daha anlıyorum ki, gidecek çok yol, aşılacak onca dağ var.
Dünya yansa içinde bir çuval samanı olmayan insanlardır dünyaya yeni çığırlar açan, halkı gerçek manada kurtaran!
İnsanlar günümüzde kendilerini düşünen kişilerin peşinden değil de, sadece kendilerini düşünenlerin arkasından koştuğundan ötürüdür hali ahvalimiz!