Bazen bir yetenek veya yetki o kişi ve yönetimindeki insanlar için bir lanete dönüşebilir.
Farklı bir dünyada yaşıyoruz artık! Yanımız yöremiz kan gölü ve savaş! Çözümsüzlük ve umutsuzluk insanların kaderi haline dönüşürken, insanların bir hayli değiştiğini görüyoruz. Amaçlarından ve ideallerinden uzaklaşan ve sadece yaşamlarını devam ettirme içerisinde sığ bir hayat süren insani kalabalıkların arttığını görüyoruz.
Emperyalist güçlerin dünyayı ele geçirme ve hükmetme emelleri ile insanların sadece kendi yaşam döngülerini devam ettirme olgusu ile tam olarak donanması aynı şeydir. Eğer siz çevrenizde olup bitenlere sadece kendi pencerenizden bakar, bana dokunmayan yılan bin yaşasın atasözüne sonuna kadar bağlılık yemini ederseniz yaşadığınız topluma nasıl bir katkınız olabilir?
Dünya ülkeleri sözde sınırlı olan kaynakları elde etmek adına birbirine her geçen gün daha da düşman kesilirken, biz neden bu kara propagandaya inanıyor, “Kaynaklar sınırsızdır, sınırlı olan insan ihtiyaçlarıdır” diyen hem de içimizden çıkan bir lidere karşı kör ve sağır oluyoruz. Dünya var olduğundan bu yana güneş mi patladı, rüzgar mı kesildi, yağmur mu yağmadı, ektiniz de topraktan ne bitmedi ki, bu yalana hepimiz teslim oluyoruz.
İnsanlar seçim sahibidir. Seçtiklerimizle başımıza gelenleri belirliyor, içinde yaşadığımız dünyanın ve toplumun şekillenmesine katkıda bulunuyoruz. Kimse ben kimim ki diyemez bu yüzden! Yanlışa karşı doğruyu seçmiyorsan eğer, hem kötüsün hem yanlışsın demektir. Kimsenin ben safım ben bilmiyorum deme lüksü yoktur ve olmayacaktır. Hele hele teknolojinin ve iletişimin doruğa ulaştığı günümüz dünyasında kimse benim bundan haberim yoktu masalını kimseye anlatmasın, inandıramaz. Dağda yaşayan çoban bile seçimlerinin neler doğurduğunun farkındadır, üniversitedeki akademisyende!
Hepimiz barış içerisinde huzurlu bir yaşam sürmek istiyoruz. Ama nedendir önümüze konan seçimlerden hep yanlışı neden tercih ediyor ve o yanlışta ısrar ediyoruz? Daha iyisi varken neden yetmez ama evet olgusu ne zaman zihinlerimizde yer etti. Doktora gitmeyen bir hastanın iyileşmesi ne kadar imkansız ise, biz iyiyi ve doğruyu seçmedikçe beyhude bekleyişimiz sona ermeyecektir. Artık insan olarak kendimize çeki düzen vermenin, doğru bildiğimiz yanlışları sıfırlayarak yeniden bir sayfa açmanın vaktidir. Doğru ve iyi gözünüzün ve gözümüzün önünde! Seçmek veya seçmemek elimizde!