1 Mart Muhasebeciler Günü olarak ülkemizde her yıl kutlanıyor.
Bu özel gün vesilesiyle, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü lisans-lisans üstü muhasebe ve finans derslerinin değerli öğretim üyesi kadrosu içinde yer almış olan, Doç. Dr. Türkan Arıkan ile birlikte bütün muhasebe çalışanlarını tebrik ediyoruz.
Hesap Kitap Kayıt Samanyolu’nun en parlak yıldızları arasında olan, muhasebe ve finans hocalarımızın ışığını, dünyada sadece 1 Mart günü değil devamlı aksettirmek icap etmektedir.
Ama ilkin semanın bütün diğer sönmeyen yıldızlarıyla birlikte, Türkan hocamızın mali konularda verdiği dersleri ve öğrencilik günlerimizi unutamadığımızı söylemeliyiz.
Sonra da kelimesi kelimesine benzer fikirleri kağıda döken “Dersler” kitabından alıntı yapalım:
… “bir deneyimin kaydıdır, ama bu deneyim, olgularıyla, iç dünyasıyla ve dış renkleriyle benimle başlıyor ve bitiyordu” …
Buradaki Fotoğrafın Hikayesi
On yıllar öncesinden hocamızı öğrencileriyle birlikte gösteren buradaki soluk suretin arka yazısı ise şunları söyler:
30 Nisan 1980 tarihinde “Muhasebe Teorisi” dersi çıkışında, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Beyazıt Merkez Binası ikinci katı.
Aslında kimya ile sabitlenen o an, bir veda ziyaretiydi.
Resimdeki talebeler, önce kıymetli hocalarından iş dünyasında riayet etmeleri en lüzumlu tavsiyeleri aldı.
Sonra telkinlerinden faydalanmak maksadıyla mezun olan kız öğrenciler, biraz daha hususi olarak hocalarıyla sohbet etti.
Hocamız, bu mukaddes ilim mekanı, ikinci kat ulvi mertebesinde, mazide kalan o muhteşem anın siyah beyaz resminde, muhtemelen alev rengi fitilli kadife ceketi ve krem papatya desenli saf ipek bluzu ile sevgili öğrencilerinin ortasında sağ eli cebinde gülümsüyordu.
Dönemin en şık hazır giyim moda markalarının etiketinde gizleyen kıyafetleriyle hocamız, derslerini de aynı zarafet ve titizlikle sunarak sınıfı büyülerdi.
Gördüğümüz vakit zamanın ruhunu yakalayan, zevkli ve uyumlu giyimiyle kürsüye süzülerek yavaşça çıkması, dikkatli gençlerin hepsinin nazarında müspet bir intiba bırakırdı.
Öğrencilere model olan şık hocamız, dönemin modasıyla ahenkli kıyafetlerine ve kendisine ilgi gösterilmesine sıcak bir nezaketle karşılardı.
Devrin İktisadi Vaziyeti
Gelin görün ki öğrencilerine karşı son derece nazik bir insan olmasına karşın, sınıfta ciddi, kürsüde mesafeli ve her dersine hakim olan hocamızın yazdığı veya tavsiye ettiği ders kitaplarına ulaşamıyorduk.
O zamanlar, muhasebe mesleğine erişmek için ciddi okuma çabası gerekiyordu.
70’li Yıllarda dolma kalemle siyah defterlere yazmak için ihtiyaç duyulan teknik yayınların eskisine bile sahaflarda erişemiyorduk.
Haberler doğruydu, karaborsada olmayan ürünler arasına kağıt da girmişti ama piyasada bulunabilirse kara kaplı defter, dolma kalem, tükenmez ve kırtasiye almak ateş pahasıydı.
Bu arada, kağıdın bulunmaması ve bulunduğu vakit fiyatının çok yüksek olması dışında, öğrenci olduğumuz dönemdeki döviz kıtlığı kalorifer yakıtı, benzin, mazot sıkıntısına, matbaa mürekkebi gibi ders kitapları için ithal girdilerin temin edilememesine ve dövizle alınan lüzumlu mamullerin, kod pantolon, kahve gibi sıklıkla talep edilen tüketim ürünlerinin piyasada bulunamaması sonucuna yol açmıştı.
Gerçi iktisadi zorlukların devam etmesine rağmen, hocamız ikinci resimde ön kapağı verilen, daha sonraki yıllarda Der Yayınları içinde piyasaya çıkacak olan Muhasebe Teknik birinci cildine yazacağı mühim mevzuları, piyasada derinlemesine tatbik edebilmeleri hususundaki becerileri bize öğretmek için ciddi bir şekilde uğraştı.
Eğitimciliği ve Öğretme Çabası
Eğitimcilik ve öğretmede öncelikli uğraşı, uygulamadan edindiği ilgi uyandıran örneklerle, mali defterlerin kayıt düzenini ve harcamaların muhasebeleştirilmesini, gayretli talebelerine izah edebilmekti.
Örnekleri açıklarken, kara tahtayı sol üst köşeden sağ alt köşesindeki en ucuna kadar dengeli bir şekilde tahsis etmek için çaba gösterirdi.
Konuları, en arkadaki iki çift gözlüklü gençlerin bile göreceği şekilde, büyük okunaklı harfler kullanarak tebeşirle kara tahtaya hatasız olarak paylaştırırdı.
Genellikle o dönemde siyah karton kapaklı olan defter konularını, mali tabloları ve bilanço rakamlarını taktim tehir yapmadan beyaz tebeşirle tahtaya kayıt ederdi.
Ciddiyetini temsil eden bir üslup ile muhasebenin esaslı mefhumlarını ve nazariyatını titizlikle takdim eden, hocamızın yazdığı her rakam, her harf, önceki senelerin derslerinden kalan boş sayfalara nüfus tahrir katibi gibi aktarılmaya çalışılırdı.
Akasya, Begonvil, Karanfil, Orkide, Zambak ve diğer çiçekler, sınıfta dağıttığı vaka etüdü teksirlerdeki şirket unvanlarından bazılarıydı.
Bu işletmelerin muhasebe kayıtlarıyla yazı tahtası tam manasıyla dolunca tebeşirleri silme görevini bazen ben de yapardım.
Tahtada o ders zikredilen hesap mevzusuna binaen, işletme defteri, yevmiye, defteri kebir, mizan, kasa gibi ticari defterlerden, tahtada yazacak yer kalmayınca, hemen bunları silmek için izin ister, koşarak kürsüye uçar, hocamızı ve sınıfı başımı eğerek selamladıktan sonra, dikkatle ve rikkatle, kitabi yazıları toz etme işini icra ederdim.
Muhasebe Mesleğine Bakışı
Sunduğu dersler içinde, hesap kayıt işlemlerine ilişkin konular, bugün ki gibi sadece ticari ve mali mevzuatı bilgi işlem uygulamalarına tatbik etme şeklinde dar değil, geniş ölçekte yönetimde karar verme anlamıyla ele alınıyordu.
Muhasebeyi, kaynakların verimli ve tesirli kullanılmasına ve işletme amaçlarına tahsis edilmesine yardımcı olan yöntemler olarak inceliyordu.
Muhasebe uygulamalarında, muhasebe bilgi sistemiyle, özellikle araştırma ve geliştirmenin geleceğin işletmelerinin dönüm noktası olduğunu, her idarecinin karar almasındaki farklı vasıtalar arasında, muhasebe ve finansın daima yönetime aydınlatıcı olacağını vurguluyordu.
Neredeyse yarım asır önce söylediği, o günün çok ötesindeki bu çarpıcı tespitler, deneyimlerinin içgörüsü ve mesleki öngörüleriydi.
Diğer taraftan, mevcut mali mevzuları, kendisini pür dikkat dinleyen öğrencilerine aktarıyor ve her daim onlara çalıştıkları şirketlerde kendi başlarına kaldıkları zaman bir muhasip gibi kapsamlı düşünmelerini öğütlüyordu.
Bu tavsiyesine göre mezunların, muhasebe-mali konularda ulvi semaya erişme arzularını gerçekleştirebilmeleri için, siyah deftere kayıt tekniklerini kullanabilme becerilerinin ötesinde mutlaka fikri ve erdemli meziyetlere sahip olmaları; Reşat Nuri Güntekin’in “Balıkesir Muhasebecisi” gibi olmamaları gerekiyordu.
Kanatlandırma ve Uçuş Hazırlığı
Kısacası onun genç öğrencilerinin mühim bir kısmının, iş hayatındaki mesleki uçuş macerası, mali fikriyatla kanatlanarak gökyüzüne yükselmek olarak görünüyordu.
Muhasebe ilmine sahip olmak düsturuyla derslerini takip edenler, muhasebecilikle iştigal etmek için gerekli bilgilerle doldu.
Onlar azimle ve ardışık birikimlerden gelen özgüven havasıyla kanatlarını doldurdu.
Öğrencilerin daha fazla bilgi alabilme ihtiyacı, hayatlarını bir an önce kazanma ve elbette maişet motorunu döndürme gayreti için piyasada oldukça geçerli olan bir dala meyletmekti.
Muhasebe dersleri her zaman sabah programının ilk saatindeydi.
Sabahleyin öğrettikleri, hiçbir vakit ibadetini eksik etmeyen inançlı müminler gibi talebelerin hepsini birden kanatlandırıyor ve sonsuza kadar hayatlarını değiştiriyordu.
Rüzgârın önüne düşmeyen, yorulur derler.
Esintilerin önü sıra, bütün farklı kanatlar ve o kanatların altındakiler, sonsuz gökyüzünde hangi yöne doğru uçarlarsa uçsunlar, ışığı nereden alırla alsınlar, bazen ok gibi uçarak, mevcut güzergahı düz çizgiyle takip etmenin neticesinin uçsuz bir bataklığa saplanıp kalmak, azgın dalgalı deryanın derinliklerinde boğulmak veya kum fırtınalı çöllerde kaybolmak olduğunu ve galiba iktisadi hayatta tutunabilecek en sağlam dallardan birinin muhasebe olduğunu biliyorlardı.
Bunu bilmeyen gençler, gökyüzünde farklı rotalara kanat çırptı, yaş aldıkça, hayatlarının muhasebesini yapınca, bütün yönlerin yanlış olduğunu ve en sonunda toprakta noktalandığını hissettiler.
Büyük bir amfide dallara üşüşen kuşlar misali bir yere konmak, oturma yerleri kırık, oturulunca bile sürekli gıcırtı çıkartan, paslı demir çubuklar üzerinde dönen, taburelere tünemek ve ayinin en mühim mevzularına bilfiil iştirak için ders saatinden daha erken teşrif etmek gerekiyordu.
Ben de erkenci o çaylaklar arasındaydım.
Akademisyenin Parlamentoya Gidişi
Böylece yapılan sabah dersleri, gerçekleşen haftalık ders programı, çalışarak geçen aylar ve dört yıl sonra bihakkın imtihanlarım bitti.
Ardından mezuniyet belgemi fakülteden alarak akademik hayata intisap ettim.
Araştırma Görevlisi sınavlarının ardından Türkan Hocamız ile aynı ana bilim dalına geldim.
Ancak o yıl yapılan milletvekili seçimleri hocamızı bizden alarak jet hızıyla Ankara’ya uçurdu.
İstanbul Üniversitesi İşletme Yönetimi ve Muhasebe Araştırma Merkezi odasındaki tahta masasına oturmak bana nasip oldu.
Lisans üstü çalışmalarımı, onun demirbaş masasından aldığım kuvvetle tamamladım.
Meslektaşlığımız ve Dostluğumuz
Meclisteki görevi bitince de ara sıra telefonla görüştük ve bazı yerlerde karşılaştık.
Ayrıca akademik bir toplantı olduğunda birbirimizi çağırdık ve oralarda meslektaş olarak sohbet ettik.
Son olarak yirmi yıl kadar önce Rumeli Caddesinde, vitrinlere bakanlara bakarken kendisine rastladım.
Lüks bir moda markası mağazasının önünde hocamıza tesadüf ettim.
Her zamanki zarafetiyle ve bütün ışıltısıyla tam karşımdaydı.
Podyuma dönüşmüş camekanların vitrin spotlarını yansıtıyordu.
Anlaşılan o ki giyiminde 70’lerin capcanlı tarzını yansıtan kırmızı çizgisinden hiç vazgeçmemişti.
Rugan iskarpinleri ayağında, fitilli kadife ceketi sırtında, has ipek eşarbı boynunda ve lame kemeri belindeydi.
Kaldırımda ona seslendiğim vakit beni duydu ve zarifçe dönerek bana tebessüm etti.
O anda gülümseyen dudaklarına oldukça parıltılı kırmızı bir ruj sürdüğünü ilk kez fark etmiş bulundum.
Ardından Nişantaşı’nda, yazdığı veya çevirisini yaptığı eserlerin, tanzim ve teşhir edildiği, çok katlı bir kitapçının en üst katında, kahvelerimizi içerek, sohbet ederek ve onlarca sene dosyalanmış hatıralarımızı sevinçle tazelemeye çalıştık.
Doğrusu bazı ortak anıların, derin bodrum depolarındaki arşiv kutularında klasörlere gömülmüş olduğu anlaşılıyordu.
O vakit yazdığı telif ders kitaplarını, Kaktüs Çiçeği dışında başka çiçek unvanlı şirketlerin başlıklarda kanat çırptığı zımbalı teksirlerini ve bütün yayınlarındaki Türk diline özen göstermesini hatırlattım.
Kendisine, mezuniyet yılımızda size teşekkür etmeye, tebeşir kokan mübarek ellerini öpmeye gelen ve sonra onlar ile özel olarak görüşen öğrencilerinize, “Ne nasihat ettiniz anımsadınız mı?” diye sordum.
“Unuttum.” Dedi.
Bana göre ise gece gündüz, her vakit semanın göz alıcı muhasebe ve finans yıldızları arasında parıldayan bu seçkin hocamız hiç unutulmuyor.
Mevcut tarihi hatıralar ise artık ortak hatıralar olarak değil, kişilere göre farklı deneyimlenmiş yaşantılar olarak yeniden anlatılıyor.
O zaman ya da her zaman, gökyüzünün pırıl pırıl yıldızlar kümesi arasında yer alan, asil hocalar samanyolu yıldızlarıyla birlikte Türkan Arıkan’a hürmetlerimizi, minnettarlığımızı ve şükranlarımızı bu köşeden kara kaplı deftere yansıtıyoruz.
İlaveten, bütün fedakar muhasiplerin, cefakar mali işler emeklilerinin, bu mevzularda halen çalışan emekçilerin, muhasebe öğretim elemanları ile kurumlardaki finans eğitimcilerinin 1 Mart Muhasebe Gününü içtenlikle kutlarız.
Bu kutlama töreni sonrası, İşletme iktisadı, kısaca işletme ilmi ve muhasebe dalının en aziz kurucuları arasında yer alan Ord. Prof. Alfred Isaac ve İsmet Alkan tercümesiyle, kitabındaki şu satırları kırmızı mürekkeple belirtmek gerekir:
“… Şüphesiz sadece kayıt işleri yapan bir muhasibin çalışması için lazım gelen kabiliyete nazaran, diğer bütün iktisadi kararlar, verilmesi icap eden sahalardaki faaliyetin lüzum göstereceği kabiliyetin büsbütün başka olduğu hakikati, meseleyi aydınlatacaktır.”
Kaynaklar
Alfred Isaac, İşletme İktisadı I, Çev. İsmet Alkan, İ.Ü. Yayını, İstanbul, 1939, s.108.
Richard Fitzgerald, “Muhasebe ve Raporlamanın Uluslararası Uyumlaştırılması”, Çev. Erdoğan Taşkın,
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Muhasebe Enstitüsü Dergisi, Yıl:11, Sayı:42 (Kasım)1985, s.23–30.
Türkan Arıkan, Araştırma ve Geliştirme Harcamalarının Muhasebeleştirilmesi, İ.Ü. İktisat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1982.
Türkan Arıkan, Muhasebe Teknik 1, Der Yayınları, İstanbul, 1982.
Reşat Nuri Güntekin, Balıkesir Muhasebecisi, Yöneten: N. Denizhan, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Broşürü, Kadıköy Sahnesi,
16.12.2009.
https://modav.org.tr/14.02.2024.
Ian McEwan, Dersler, Çev. Lale Akalın, Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 2023, s.111.