İstanbulda düzenlenen bir toplantıda gençliğe hitap eden Başbakan R.Tayip Erdoğan; AB nin bir Hıristiyan topluluğu olmadığını, medeniyetler ittifakıyla da maksatlarının olası bir medeniyetler çatışmasına engel olmak olduğunu dile getirdi. Sayın Başbakanın bu konudaki tavrını ve sözünü anlamakta zorluk çekiyoruz. AB ülkeleri her fırsatta kendilerinin Hıristiyan olduklarını, bölgemizde cereyan eden savaşın haçlı savaşları olduğunu dile getirmesine rağmen, Başbakanın ısrarla bunu kamufle etmeye çalışmasına bir mana vermekte gerçekten zorlanmaktayız. Aslında onlar kendilerinin Hıristiyan olduklarının gizlenmesini falan istemiyorlar. Bizim kraldan fazla kralcı olmamız manasına da gelebilecek bu tespit, millet olarak bizim milli benliğimizi ve direncimizi yok etmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Sayın Başbakanın, medeniyetler ittifakı ile medeniyetler arası savaşın ortadan kaldırılmasına çalışıldığı iddiası pek de inandırıcı gelmemektedir. İttifak iddiasında bulunulan medeniyetlerden taraf olan Müslüman Türk halkı, misakı milli sınırları içerisinde kendi kendine yetmeye çalışan, asla ve asla yayılmacı ve işgalci olmayan bir mantık içerisinde yaşamaktadır. Haçlı batı, okyanus ötesinden gelerek bölge insanına kan, zulüm ve işkenceden başka bir şey sunmamıştır. Üstüne üstlük, demokrasiden insan haklarından dem vurarak BOP kapsamında 22 İslam ülkesine Irak ve Afganistana getirdiğimiz demokrasiyi getireceğiz" diye de tehditler savurmaktan da geri durmamaktadırlar.
İnsanın aklına ister istemez şu soru geliyor; Gün geçtikçe milletimizin nazarında imaj kaybeden AB üyeliği ve ABD müttefikliğine karşı oluşan tepkilerin ortadan kalkması için oluşan direncin törpülenmesi mi amaçlanmaktadır?
Yaşanan olaylar Başbakanın söz ve tespitlerinin aksine cereyan etmektedir. Medeniyetler ittifakı diye bir saçmalığın, safsatanın adı yokken dünya bu kadar şiddetli zulüm altında değildi. Demek ki medeniyetler ittifakı; Taşların bağlanıp, köpeklerin salıverilmesine zemin hazırlamak için hazırlanmış bir tuzaktır. Ne yazık ki bu tuzağa millet olarak süratle itilmeye çalışılmaktayız.
Milletimiz medeniyetler ittifakı adlı bu tuzağı fark etmiştir. Bu konuda milletimizin hislerine Haftanın Sohbeti programında Prof. Dr. Haydar Baş tercüman olmuştur. Sayın Baş, Dinlerarası diyalog ya da medeniyetlerarası ittifak adı altında ortaya atılan ve BOPun omurgasını oluşturan bu saçmalıkları bakın nasıl deşifre etmektedir; Dinlerarası diyalogun İslam itikadıyla hiç bir alakası yoktur. Siz gördünüz mü hiç Peygamberimizin böyle bir şey yaptığını? Menediyetlerarası ittifak bir milleti yok etmek, esir almaya çalışmaktır. Onların maksatları, yarın ben bu ülkelere işgal için girdiğimde beni melek gibi görsünler bana karşı gelmesinler mantığını oluşturmaktır. Bu milleti bir araya getiren bu milletin imanıdır o da İslam inancıdır. İnnemel müminine ıhvetün" ayeti (Ancak müminler kardeştir.) kardeşliğin, birliğin temelini teşkil eder. Mustafa Kemal Atatürk Ne mutlu Türküm diyene derken; Türkü, Lazı, Kürdü, Arabı bir çatı altında tutabilmenin mantığını ortaya koymuştur. İşte bizim medeniyetimiz budur. Biz Hıristiyan medeniyetiyle nasıl ittifak içinde olabiliriz.
Projesi ABD-AB ve Vatikana, daha açık bir ifadeyle haçlı batıya ait olan medeniyetlerarası ittifak fikri Müslüman Türkün ne kültürüyle ne imanıyla ne de tarihiyle asla ve asla alakası yoktur. Konuşulan sözler ve tespitler, temel kanaatimizi değiştirmemektedir. Bunun aksine söz ve davranış sergileyen kim olursa olsun, bu fikrini mutlaka yeniden gözden geçirmesini öneririz. Bu konuda yapılan yanlış büyük bir vebali de peşinden getirmektedir. Yüce Peygamberimizin bu konudaki uyarısıyla yazımıza son verelim; Müslümanlıkta iyi bir yol açan kimseye o yolun sevabı verileceği gibi o yolda gidenlerinde sevabı verilir; bunun yanında onların sevabından bir şey eksilmez. Müslümanlıkta kötü bir yol açana o yolun günahı verileceği gibi o yoldan gidenlerin günahı da verilir; bunun yanında o yoldan gidenlerin günahı eksilmez. (Riyazüssalihin / Müslim)
UĞUR KEPEKÇİ