Yaşadığımız asrın deccaliyet(cilacılık-yalancılık) unsurlarına sahne olacağını ve tesirini giderek artırarak insanların adeta yalana teslim olacak bir hâl alacağını her fırsatta dile getirmeye çalışmaktayız. Bakın etrafınıza, bakın yaşadıklarınıza
Dönünce evinize gün içinde karşılaştıklarınız olaylardaki yalanları sıralamaya kalkışsanız zannedersiniz ki o gün yalanla başlamış, yalanla devam etmiş ve yalanla sona ermiş
Günün özetinin; yalan olduğunu görürsünüz.
Fertler arası ilişkilerdeki yalan, toplumlarda da yaygınlaşmış, devletler, milletler arası ilişkilerde de hâkim unsur olmuştur.
Mademki yaşadığımız asırda hâkim unsur yalandır, o zaman yalandan korunmanın yolu; yalanları tanımak ve yalanın panzehirini bulmaktır.
Asrın en büyük yalanlarından biri ekonomide faiz zincirinin devletlerin ve milletlerin boyunlarında bir ateş boyunduruk olarak kalması için uydurulanı; karşılıksız basılan paranın enflasyonu artıracağı yalanıdır.
Varlığını sürdürmek ve ekonomisini ayakta tutmak için fertten topluma herkesin paraya ihtiyacı olacağı kesin bir hükümdür. Her türlü hizmetin elde edilmesi için bir mübadele aracına ihtiyaç vardır ve onunda en kolay olanı paradır. Piyasada alınacak mal ve hizmetin karşılığında ihtiyaç olan para her ülkenin kendi insiyatifinde ve belli bir ölçü dâhilinde olması gerekirken, süper devletlerin uydurdukları bir yalanla para basma ve paranın dolaşımı, onların insiyatifine geçmiştir. Kurulan bu yalan tuzağında kendi ülkelerinde ve pazar buldukları ülkelere faiz olarak borç verebilmek için ölçüsüz ve karşılıksız para basarak adeta para imparatorluğu kurmuşlardır.
İhtiyaç sahiplerine faizli para vermek ve onları boyundurukları altına almak için kurulan bu tuzak, uluslararası para fonu adını almıştır. Kısaca hafızalarımıza IMF olarak kazınan bu yalancılar ve faizciler güruhu ülkelere para satarak ülkeler üzerinde hâkim unsur haline geçmektedirler. Para satmak için uydurdukları yalana; (para basarsanız enflasyon artar) ekonomistinden esnafına, sanayicisinden siyasetçisine, avamından Profesörüne, hemen herkes inandırılmış, bu söz hemen herkesin ağzında sakız hâlini almıştır. Karşılıktan anladıklarının ne olduğunu da sorsanız kaç kişi bilir Allah aşkına
Asrın yalanına asrın bilge insanı Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli ile cevap vererek adeta insanlığı bu yalandan kurtarmanın yolunu, akılcı ve ilmi teorilere dayanarak ortaya koymuştur. Modelinde; bir ülkenin ihtiyacı olan parayı kendi merkez bankaları aracılığıyla basması gerektiğine işaret etmiştir. Böylece hem maliyetsiz (faizsiz) para elde edeceğini hem de uluslar arası sözleşmelerden doğan hak olan senyoraj (paranın üretim maliyeti ile kendi üzerindeki yazılı değer arsındaki fark) hakkını kullanarak da başlı başına bir gelir elde edeceğini haber vermiştir.
Ülkelerin emisyonda dolaşacak paralarının miktarını ayarlayan IMF, eksik kalan kısmını da faizli yabancı para ile karşılamaktadır. IMF nin bu yalanını çarpıcı bir ifade ile bozan Sayın Baş, her fırsatta bu ne biçim enflasyon ki Türk parasını görünce azıyor, faizli yabancı parayı görünce sakinleşiyor. Eğer dolaşımdaki para ihtiyaçsa biz neden başkasının faizli borçlarına mahkûm olalım. Basarız kendi paramızı, böylece hem faizden, hem borçtan kurtuluruz.
Bu model sadece bizim değil bütün sömürülen ve borç batağında boğulmaya çalışılan devletlerin milletlerin de kurtuluşudur. İfadelerini kullanmıştır.
Ben ne diyeyim şimdi değerli dostlar, Sayın Baş, senelerdir söyleye söyleye adeta dilinde tüy bitti. Sizde gittiniz IMF cileri işbaşına getirdiniz. Şimdi de IMF den dert yanıyorsunuz.
Asrın yalanından kurtulmak mı istiyorsunuz? O zaman asrın bilgesi Prof. Dr. Haydar Başa kulak verin, gönül verin, destek verin.
UĞUR KEPEKÇİ