Muharrem ayının 10. günü aşure günüdür. Bu günün önemine binaen yapılması gereken ibadet ve davranışları, faziletlerini daha önce yazdık. Aşure günü geçmiş yıllara nazaran bu yıl biraz daha görkemli ve anlamlı yaşanmaya başlandıysa, bunda çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş beyin katkılarını asla göz ardı edemeyiz.
Ehl-i Beyt ile alakalı gün ve olayların Sünni dünyası tarafından görmezlikten gelmesi ile bu güne kadar saklı kalan Ehl-i Beyt gerçeklerini, yazdığı eserlerle gün ışığına çıkaran Sayın Baş, Ehl-i Beyt gerçeğini dünya Müslümanlarının gündemine taşımıştır.
Ehl-i Beyt?i sevmeni, aslında bir fırkaya yada bir mezhebe mal edilmekten ziyade, bütün Müslümanların vazifesi olduğunu, hatta farz olduğunu gerek Kuran, gerek sünnetten delillerle ortaya koyarak; Sünni ve Şii kaynaklardan da delilleri, araştırarak ortaya koymuştur.
Yazdığı eserlerle sadece olayı gündem etmekten ziyade bu önemli günlerin varlığını ve de doğruluğunu ispat etmek adına Ehl-i Beyt?i sevenlerle birlikte bu törenlere katılmıştır.
Böylelikle bugüne kadar istismar edilen yada saklanmaya çalışan gerçeklerin, gerek Sünni gerek Şii dünyası tarafından en doğru kaynaklardan öğrenilmesini sağlamaya çalışmış, yaptığı çalışmaları eser olarak ortaya koymuş ve de yaşama geçirmiştir.
Zilhicce ayının onsekizinde bütün Ehl-i Beyt sevenleri ile birlikte Gadr-i Hum bayramına katılarak Alevi Sünni dünyası arasında büyük bir yakınlaşma oluşmasına katkı sağlamış; Muharrem ayının 10. günü de Aşure günü etkinliklerine katılarak Hüseyin matemine eşlik etmiştir.
Ehl-i beyt sevenleri tarafından yapılan etkinlikler Türkiye de ve dünyada Hüseyni bir hava esmesine, Hüseyni bir duruş ortaya konmasına sebebiyet vermiştir. İstanbul Ataşehir de Hz. Hüseyin camiinde düzenlenen törende okunan mersiyeler, yapılan konuşmalar ve katılımcıların yaşattığı matem dövünmeleri, duygulu anlar yaşanmasına sebebiyet vermiştir.
Programda Cami imamı da günün önemini anlatan bir konuşma yaptılar.
Hz. Hüseyin camiindeki matem programına konuk olarak katılan Prof. Dr. Haydar Baş, daha çok ilmi bir konuşma yapmayı tercih ettiler.
Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Hüseyin camiinde yapılan törende yaptığı konuşmada; Ehl-i Beyt?i sevmenin farz olduğunu ilimi gerçekler sunarak ortaya koymuştur.
Bu konuşmada benim en fazla dikkatimi çeken konu şu olmuştur. Sünni ve Şii dünyasında bu günün bayram mı, matem mi? Tartışmasına getirdiği yorum olmuştur. O da şudur:
?İnsanlığın kurtuluş sembolü olan 10 Muharrem gününde kan dökülmez, cana kıyılmaz, hiçbir canlının hayatına kast edilmez?
Prof. Dr. Haydar Baş?ın Aşure günü etkinlikleri çerçevesinde yapılan Hüseyin Mateminde yaptığı konuşmadan bölümler aktarmaya çalışalım:
?Hz. Âdem?in tövbesinin Allah tarafından kabulü, Hz. Musa?nın kavminin Firavun gazabından kurtulması, Hz. Nuh?un gemisinin karaya kavuşması, İbrahim peygamberin doğumu, Süleyman peygamberin tövbesinin kabulü ve mülkünün kendisine iadesi, Eyyüb Peygamberin dertlerinin şifa bulması, Yunus peygamberin balığın karnından çıkması bugün vuku bulmuştur. Hz. İsa (as) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semaya yükseltilmiştir. Hep aynı güne, muharrem ayının 10?una denk gelmektedir?
?İnsanlığın kurtuluş sembolü olan 10 Muharrem gününde kan dökülmez, cana kıyılmaz, hiçbir canlının hayatına kast edilmez?
?Böyle bir günde insanlığın canını, malını namusunu koruması ve kollaması gerekenler Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed (sav)?in torunu Hz. Hüseyin?i (as), çocuklarını, aile efradını ve sülalesini soykırıma tabi tutup şehit ettiler?
?Bu bir vahşettir, soykırımdır. Böyle bir günde yolda yürüyen karıncayı bile incitmemek gerekirken bu vahşeti ve soykırımı yapanlar İslam?ın ve insanlığın yüzkarasıdır. Bugün, Hz. Hüseyin için her ne kadar madden kayıp gibi görülse de hakikatte şahadeti ile Peygamberlik rütbesinden sonra erişilecek en büyük rütbeyi yani şehitlik rütbesine ermiştir. Hiçbir insanın ibadetle elde edemeyeceği çok üstün bir makamdır şehitlik makamı??
?Bütün peygamberlerin on Muharremde kazandıklarını Hz. Hüseyin, şahadet rütbesine kavuşmakla kazanmıştır. O bakımdan Hz. Hüseyin nebilere denk bir insandır. Bu mübarek günde Müslümanlara düşen vazife de Hz. Hüseyin (as)?in matemini tutmaktır. Hakikatte Peygamber tarafından yolundan gitmemiz gerek Ehl?i Beyt?in matemini tutmaya mecburuz ve de memuruz. Bazı çevrelerde O? nu anmak için bugün yaptığımız gibi merasimler düzenlemek; O?nun için ağıtlar yakmak ve İmam Hüseyin?in şahadetine ağlamak eleştirilmektedir. Ancak tarihi kaynaklar göstermektedir ki, İmam Hüseyin (as)?in ve yanında şahadet şerbetini içenlerin yasını tutmak büyük bir fazilettir. İmam Sadık (as) ?Hüseyin (as)?in başına gelenlerin dışında hiç bir musibete ağlamak yakışık almaz. Hüseyin bin Ali?ye (as) ağlamanın pek büyük bir fazilet ve sevabı vardır? şeklinde rivayet etmiştir. Nitekim İmam Bakır da şöyle buyurmuştur: ?Taraftarlarımıza İmam Hüseyin (as)?in makberini ziyarete gitmelerini söyleyin. Zira bizim imametimize inanan iman sahibi herkesin İmam Hüseyin (as)?in makberini ziyaret etmesi gereklidir. Asırlar önce yaşanan bir hadiseyi hala hatırlarda tutmak elbette ki, İmam Hüseyin?e olan sevgi ve muhabbetten kaynaklanmaktadır. Bu hususta Resul?i Ekrem Efendimiz de ?Mü?minlerin kalplerinde Hüseyin (as) için gizli bir muhabbet vardır ki, onun kaynağını annesinde aramak gerekir? diye buyurmuşlardır.?
Buradan çıkarmamız gereken önemli ders; gerek Şii ve gerekse Sünni kaynaklardaki bilgileri kökten reddetmekten ziyade kaynaklardaki bilgilerin ortak noktası olan Ehl-i Beyt gerçeklerine ulaşarak bu güne kadar saklı kalan gerçeklerin meydana çıkmasına katkı sağlamak ve Ehl-i Beyt?in kurtuluş gemisine binmek hükmünde olan Ehl-i Beyt?i sevmek ve yollarını yolumuz bilip yaşamaktır. Matemini tuttuğumuz Hz. İmam Hüseyin?den şefaat talep eder, Ehl-i Beyt sevenlerine taziyelerimizi arz ederiz?
UĞUR KEPEKÇİ