Her işin başı inanmaktan geçer. Hz. Muhammed (sav) inanmasaydı; İslam olmazdı. Oğuz Kağan inanmasaydı; Türkün tarihi olmazdı. Osman Gazi inanmasaydı; Osmanlı olmazdı. Fatih inanmasaydı; İstanbul fetih olunmazdı. Mustafa Kemal inanmasaydı; Kurtuluş olmazdı. Ve topyekûn bir millet olarak inanmasaydık; Ne Çanakkale, ne Dumlupınar, ne de vatan toprağımız olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmazdı
Örnekleri çoğaltmak mümkün ama; burada işaret etmek istediğimiz sorunların çözümünde ve elde edilmek istenilen başarıların sırrının inanmakla alakasının altını çizmek istiyorum.
Allah bize bir sahip göndersin
Bugün en fazla ihtiyaç duyduğumuz imandır, inançtır. Bir dostumun dükkânında aslı olan tabloda çok hoşuma giden bir ifade mevcuttur. Bir iş olacaksa o iş oldu bilinmelidir. Bu ifade de anlatılmak istenen; Kişinin düşüncelerinin eyleme dönüşmesi için gerekli olan temel, imandır. Her insanın düşünce ufkunda farklı düşünceler mevcuttur. Her insanın hayal ettikleri vardır. Kimilerinin hayat ettiklerini gerçekleştirecek iman yoksunluğundan dolayı, büyük fikirler, faydalı görüşler, gerçekleşmeden yok olmuştur. Dünyada devletler kuran, medeniyetler oluşturan nice devletlerin milletlerin başarısının temelinde o işe inanmış insanların olduğunu görürsünüz. Tarihte 16 büyük devlet kuran, Türklerin başarısının altında, maddesiyle manasıyla bir inanç bütünlüğü görürsünüz. Milletin imanını kararlığını, devreye koyacak bir lider çıkınca milletimiz o şahsiyetin etrafında kenetlenmiştir. Bu bir tarihi realitedir. Bu düşüncenin topluma yansımış halidir ki; Allah bize bir sahip göndersin diye dua edilir.
Milletimizin kendisine güvenebileceği lider ya da otorite giderek azalmış hatta Mustafa Kemal Atatürkten sonra bu otorite boşluğu hala doldurulabilmiş değildir. Anlaşılması çok güç ama milli hedeflerden kopmuş, giderek de içinden çıkılmaz bir hal almışız.
Türk milletine yapılan en önemli çağrı
Umutların tükendiği bir anda yine içimizden bir insan çıkmış, yapılan duaların kabulü hükmünde Allah (cc) bize bir sahip göndermiştir. Bütün sorunların üstesinden gelebilecek plan ve proje sahibi bir insan; Prof. Dr. Haydar Baş Bey Bağımsız Türkiye Partisinin Genel Başkanlığına yeniden seçilerek güven tazelemiştir. Ankarada düzenlenen 3. Olağan Kongrede yaptığı konuşmada; Bu kongreye Bağımsızlık Kongresi tabirini kullanmakla, tezlerinde ne kadar iddialı olduklarının altını çizmiştir.
Sayın Başın özellikle Bağımsızlık vurgusunu yapması, gelinen tehlikenin boyutlarını anlatması açısından manidardır. Yaklaşan 22 Temmuz seçimi öncesinde yapılan bu kongre aziz Türk milletine yapılan belkide en önemli çağrı niteliğindedir. Konuşmalarının bir bölümünde, yapılacak bu seçimde tercihin ya bağımsızlıktan ya da mandacılıktan yana olacağını, tercihin bu açıdan değerlendirilmesini ikaz ettiler.
Milletimiz kurtuluşa önce kendisi inanmalıdır
Onun ikazları sadece derdi tespit etmek adına değildir. O aynı zamanda köklü çözüm önerilerini de sunmaktadır. Sosyal Devlet milli devlet anlayışını hâkim kılacak Milli Ekonomi Modeli bütün yönleriyle anlatılmış, yapılacak işler taahhütname haline getirilmiştir.
Model hakkında hiç bilgi sahibi olmayanlar, ilk defa duydukları model karşısında hayretler içersinde kalmakta, şaşkınlık yaşamaktadırlar. Bu şaşkınlıktan kurtulmak kişilerin inanmalarıyla doğru orantılıdır. Umutları yok edilmiş, düşünceleri işgal altına alınmış, medya büyüleriyle aklı başından alınmış bir milletin bir anda aklıselim düşünmesinin zorlukları akıldan uzak değildir. Milletin içinde bulunduğu bu durumun aşılabilmesi için inanmak esastır. Yani milletimiz kurtuluşa önce kendisi inanmalıdır. Şifa bulacağına inanamayan hastanın şifa bulması mümkün değildir. Sayın Baş, Mustafa Kemal Atatürkün; milletin istiklalini milletin kararlılığı kurtaracaktır ifadesinin sık sık altını çizmesindeki hikmette budur. Model, hastaya şifa reçetesi olarak milletimize sunulmuştur. İstenilen bütün sorunların çözümü için bir şey kaldı, o da; inanmak
UĞUR KEPEKÇİ