Yaşadığımız bir sıkıntıdan sonra zorlanarak bir çözüme kavuşunca bazı tecrübeler elde ederiz ama ardında da “eğer dünyaya bir daha gelsem bu konuda şöyle değil de böyle davranırım” diyenimiz çoktur. Ama bu sözün uygulaması yoktur. Çünkü insan dünyaya bir defa gelecek, Yüce Allah’ın takdiri gereği imtihan edilecek, niyet ve davranışlarından hesaba çekilmek üzere ahiret yurdunda yeniden diriltilecektir. Öyleyse insan dünya hayatını ve verilen ömür sermayesini olabildiğince doğru ve verimli kullanmak zorundadır.
Mademki dünya hayatını doğru ve verimli kullanmak gerekiyor. O zaman geçmişten dersler alınarak bu konuda daha az hata yapılabilir. Büyükler onun içindir ki “dünyaya bir daha gelmektense büyük sözü dinle” demişler.
Gerçekten de atalarımız neredeyse bize söylenecek söz bırakmamışlar. Söyledikleri sözler büyük bir birikim ve tecrübeye dayanmaktadır. Eğer istifade edebilirsek ve onların sözlerini kulağımıza küpe edersek, kazançlı çıkacak olan gene bizler olacağız.
Bu makaleyi yazmama sebep, Meclis Başkanımız Sayın Cemil Çiçek’in yaptığı açıklamada kullandığı bir cümledir.
Terörü önlemek konusunda ciddi sayılabilecek bazı şeylerden bahsediyor. Milli bir mutabakattan bahsediyor. Bugüne kadar sözde müttefiklerle yapılan çalışmalardan bir netice alınmadığından ve bu işi kendi içimizde halletmemiz gerektiği hakkında sözler sarf ediyor. 11 maddeden oluşan bir de milli mutabakat metninden söz ediyor. Ben bahsedilen mutabakat metninden çok değindiği bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Sayın Çiçek “Bu işi biz kendimiz çözeceğiz bu görüldü. Bu mücadeleyi tek başımıza yapmak zorundayız. Terör uluslararası politikanın parçası olarak da kullanılır. Bize en fazla destek verdiğini söyleyenler bile dediklerinin 10’da birini yapmadılar. Mekanizmalar filan kuruldu bunlardan bir şey çıkmadı.” diyor.
Bu ifade doğru olmasına doğru ama Sayın Çiçek bu konuda senelerdir kaybettiğiniz zamanın hesabını nasıl vereceksiniz? Şimdi yanlış ve sonuçsuz gördüğünüz ve bu konuda heba ettiğiniz şeylerin vebalinden nasıl kurtulacaksınız? Devlet işi yazboz tahtası değil ki…
Hâlbuki siz de sözde müttefik, sahte batılı dostlarınızı değil de sizden önceki atalarınızın sözlerini dinlemiş olsaydınız. Bu yanlışa düşmezdiniz. Ben size bu konuda Atamızın, Mutafa Kemal Atatürk’ün bir sözünü hatırlatayım. Hem de şimdi başkanı olduğunuz Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı bir konuşmayı hatırlatayım.
Kendi iç ve dış meselelerimizi çözmek için başkalarından medet umar vaziyete düşmememiz için Atatürk’ün 6 Mart 1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmasının bir bölümünde ecnebilerin nasihat ve planlarıyla asla ve asla bir yere varılamayacağını şu ifadelerle dile getirmişti;
“Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Hâlbuki hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.”
Sayın Cemil Çiçek ve dâhil olduğu iktidar sahipleri, Atalarının sözünü dinlemek dururken ne yaptılar? Tarihin kaydetmediği bir işe kalkışarak, ecnebilerin nasihat ve talimatlarıyla devlete ve millete çok şeyler kaybettirdiler.
Zararın neresinden dönerseniz kârdır. Umuyoruz ki milli mutabakat fikrinizde samimi olur, kendi değerlerimiz çerçevesinde milli çözümler üretir, milletimizin birik, beraberlik, kudret ve şecaatine kavuşmasını temin edersiniz.
Uğur Kepekçi / 2.Eylül.2012