Cenaze taziye evlerinde daha çok ölümle ahretle alakalı sohbetler yapılır. Bu sohbetlerde daha çok hayatta olan kişilere, gelecekle alakalı tedbirler almaları noktasında nasihatler yapılır.
Bendeniz de bulunduğum ortamlarda yaptığım sohbette şu ifadelere yer veririm: ?Evet biz bugün aramızdan ayrılan falan kişinin taziyesi için burada bulunuyoruz. Allah ölenlere rahmet, yakınlara başsağlığı ihsan eylesin. Ancak buraya gelmişken de birkaç söz söylemek isteriz. Her zaman için yaşayan, ölenden bir kat daha şanslıdır. Çünkü ölen ölmüş, artık yapacağı bir şey kalmamıştır. Ancak siz hayatta olanlar için önünüzde tövbe edecek, hatalarını düzeltecek, yolunu yönünü değiştirecek bir zamanınız var. Siz de önünüze bakın ve hayatta olmanın avantajını kullanın? deriz?
Madem ki bizde BOP kapsamında bulunuyoruz ve BOP kazanı kaynıyor, o zaman kaynayan kazandan bizim de nasibimize düşen bir şeyler olacaktır. En azından alınacak dersler vardır. Çünkü akıl sahiplerine düşen, yaşanan her şeyden dersler çıkartmaktır.
Dünkü makalemizde ?BOP KAZANI KAYNIYOR? başlığı altından Tunus ve Mısırda yaşanan halk hareketlerinde küresel güçlerinin parmağının olabileceğini savunmuştuk.
Bu ülkelerin, ABD nin müttefiki kimseler tarafından yönetildiğini bütün alem bilmektedir. Yönetilenlerin aç ve sefil, yönetenlerin ise zengin ve refah içinde yaşadıklarını da bilmekteyiz.
Yönetenler, ABD müttefiki olmalarına ve onların talimatlarıyla ülke yönetmelerine rağmen, yine ABD tarafından son kullanma tarihleri sona erince, kendi ülke vatandaşlarına yem edilip, ellerini bile bulaştırmadan, infazlarını da kendi vatandaşlarına yaptırılır?
Demokrasi ve özgürlük söylemeleri altında yine kendi adamalarını, kendi yandaşlarını yeni yönetime getirirler.
Bizdeki yöneticilerimiz şimdi bu olaylara dikkatle bakıp, edindikleri müttefiklerini tekrar gözden geçirmek zorundadırlar. Evet, bizim halkımız diğer milletlerinkine benzemez. Öyle her gürültüye pabuç bırakmaz, sokak hareketlerine asla itibar etmez. Ancak, kullanılanlar şunu unutmasınlar ki; son kullanma tarihleri bittiği zaman, onlardan da vaz geçerler. Bir şekilde gözden çıkarırlar?
Peki bu devran illa böyle mi devam edecek? Küresel güçlerin lütfettiği kadar demokrasi, lütfettikleri kadar rahatlık ve mutluluk mu yaşanacak? Her zaman onların dediği mi olacak?
Elbetteki hayır. Biz millet olarak kendi ayaklarımız üzerine durmasını bilen bir milletiz. Şimdiki siyasi, ekonomik ve kültürel badirelerden kurtulmanın yolu bellidir. Plan ve programını kendi milletinin değerlerinden alan, devletiyle milletiyle bölünmez bütünlüğü savunan, küresel güçlere karşı duracak güçlü politikalar üreten, Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet projelerini hayata geçirecek kadroların iş başına getirilmesi gerekmektedir.
UĞUR KEPEKÇİ