Milli Ekonomi Modeline göre ekonominin yapısından kaynaklanan üretim ile tüketim arasındaki bu açığın kapatılması da ancak devlet tarafından yapılabilir.
Devletin bu açığı, senyoraj hakkını kullanarak emisyonla kapatması, piyasalar için bir zorunluluktur.
Bu arada devlet, yerli sanayinin yurt dışında rekabet edeceği maliyet ve fiyat avantajlarını kendi ihracatçısına emisyonla sağlamalıdır.
Tüm bu üretim desteklerinin yanında, devlet aynı zamanda yerli sanayii korumak üzere, her türlü anti-damping uygulamalarını, gümrük ayarlamalarını yaparak kendi insanını korumalıdır.(Mill Ekonomi Modeli/sayfa;77-84)
Paraya getirilen bu tarifler doğrultusunda piyasadaki hareketi(alış verişi) dengede tutacak dolaşan para miktarının gerçek seviyede olması gerekmektedir. Bakınız piyasadaki olması gereken para miktarını(emisyonu) Sayın Baş nasıl formülize etmektedir;
Emisyon; Bir ülkede bir yılda elde edilen mal ve hizmet biçimindeki üretimin parasal karşılığı Gayri Safi Milli Hasıladır. Elde edilen bu mal ve hizmetin karşılığının belli bir oranda her zaman piyasalarda bulunması ise ekonominin devamı için bir zorunluluktur.
Bunu bir örnekle izah edelim: 1 çuval mısır danesi toprağa attığımızı ve hasat zamanı 10 çuval mısır elde ettiğimizi varsayalım.
Bu takdirde 9 çuval mısırın emeğinin ve üretiminin karşılığı piyasalarda olmazsa, bu durum talep daralmasına sebep olur. Yani piyasada olması gereken miktar, 9 çuval mısırın karşılığı paradır.
İşte emisyon, üretilen bu mal ve hizmetin karşılığı olan paradır. (Milli Ekonomi Modeli/sayfa;89)
Şimdi Soros ve Soros kafalı ekonomi aymazlarının Prof. Dr. Haydar Başın bu tespitlerinin önünde şapka çıkarmaktan başka çareleri yoktur. Dünyadaki küresel olan, küresel olmayan bütün sorunların çözümü hemen yanı başımızda dururken siyasilerin hala Soros kafalı aymazlarla birlikte hareket etmeleri gerçekten anlaşılması zor bir durumdur. Şimdi milletimiz için; Soros kafalı AB ve ABD yandaşı aymazlara sandıkta gereken dersi vererek Milli Ekonomi Modeli sahibi Prof. Dr. Haydar Başla bir ve beraber olmaktan başka çare kalmamıştır.
Yazımızın sonunda şöyle bir tespit yapmak istiyorum. Gerek Ülkemizde gerekse de dünyada sosyal ve ekonomik bir deprem olmuştur. Görünen o ki; deprem küçük ve büyük sarsıntılarla süreklilik arz etmekte ve daha büyük depremler de kapıdadır. Tam bu ortamda Prof. Dr. Haydar Baş bir yardım çadırı kurmuş, çadırın gönderine Bağımsız Türkiye Partisi bayrağını açmış; Ey insanlar geliniz burada herkese iş, herkese aş vardır. İlanını yaparak tarihi misyonunu ve tarihi sorumluluğunu yerine getirmiştir. Bu çağrıyı duyup da işsizlikten, aşsızlıktan, geçimsizlikten; sosyal ve ekonomik krizlerden şikayet etmeye kimsenin hakkı yoktur. Vesselam..!
UĞUR KEPEKÇİ