AİHM Büyük Dairesi, üniversitelerdeki başörtüsü yasağına ilişkin daha önceki alınan kararı onadı ve Türkiyenin insan hakları ihlalinde bulunmadığı görüşüne vardı.
Bu habere şok olmadık. Hayal kırıklığına uğrayan hiç kimse de yok. Hatta Fatma Şahinin bile kararın, bu şekilde onanacağından şüphesi olmadığı kanaatini taşıyorum.
Sakın kimse korkmasın, öğle sokak gösterileri falan da olmaz.
Bir kaç cılız sesten başka kimsenin sesini çıkacağı da yoktur.
Muhalefet dünden razı (!)
Hükümet ne yapalım AİHM kararına saygılı olmak zorundayız. İfadesiyle geçiştirecektir.
YÖK mü? O zaten kurt puslu havayı sever
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, kararın iç hukukta bağlayıcı özelliği bulunduğunu belirterek, Bundan böyle tartışmalar da herhalde sona ermiş olacaktır diyerek, karardan duyduğu memnuniyetini dile getirmiş oldu.
Cami önlerinde protesto gösterileri falan olmayacaktır.
İmamlar vaazlarında konuya hiç mi hiç değinmeyecektirler.
Hutbelerde Yeşilay haftası, Kızılay haftası, yeşili koru, ağaç dik, çevreyi sev, suya sabuna sakın ha sakın dokunma, muhabbetlerine devam edilecektir.
Peki, bu duruma nasıl geldik. Sinsice ve kurnazca hazırlanmış bir tiyatro oynanarak bu durumlara gelindi.
Akıllara durgunluk verecek bir senaryo hazırlanmış. Aktörler en ince ayrıntısına varıncaya kadar seçilmiş. Bakın sizi, sizden olan birileri yönetiyor süsü verilmiş.
En ücra taşra teşkilatlarına varıncaya kadar tezgâhını hazırlayan AKP kadroları, halka aman ha sesinizi çıkarmayın, karanlık gecenin sabahı yakındır. Çözüm kapıdadır. Aha çözüldü, aha çözülecek derken milletin çözülmedik bir kemeri kaldı.
Avamından Âlimine, sokaktaki vatandaş tedirgin olmasına tedirgin ama morfin yemiş gibi davranarak Vardır bir hikmeti, bunlar bizden daha iyi bilirler. Yukarıda durumlar çok zormuş, çalıyı dolaşmaya çalışıyorlarmış, mış mış
demeye devam ediyor.
Allah aşkına bu kadar saçma teslimiyet olur mu?
Halimiz BTP genel başkan yardımcısı Opr. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi Beyin izahındaki kurbağa misalini andırıyor.Kurbağayı kaynar suya atmışlar. Şiddetle sıçramış ve kurtulmuş. Yine aynı kurbağayı soğuk bir su içerisine koymuşlar. Altını yavaş yavaş ısıtmışlar. Su kaynar vaziyet aldığında masum kurbağa sessiz sedasız yanarak ölmüş. Yani halkımızı alıştıra alıştıra bu hale getirdiler.
Muhterem üstadımız Prof. Dr. Haydar Başın, öğle bir oyun oynanmaktadır ki; en milli meseleler en milli görünenlere, en dini meseleler en dindar görünenlere tarumar ettirilmektedir. Tespitinin tezahürlerini her olayda görmeye devam etmekteyiz.
Allahın temel emirlerinden ve en dini mesele olan başörtüsü, en dindar görülenlere bakınız nasılda hallettirilmeye çalışılıyor.
En milli meselemiz olan egemenliğimizin AB ye devri konusunda en milli görünenlere hallettirilmeye çalışıldığı gibi
Milli ve dini meselelerine çözüm gelecek diye, masum millette hala beklemeye devam ediyor
Milletin gözünü açıp oynanan bu korkunç oyunu görme zamanı gelmiştir.
Durun buralar çıkmaz sokak
Sizi gidi bizden görünüp bizi sırtımızdan hançerleyen dış güdümlüler deyip, elinin tersiyle yitme zamanı gelmiştir.
Çözüm bellidir. Engin ferasetiyle olayları önceden sezen ve milletimize her konuda rehber olan bilge insan Prof. Dr. Haydar Başla birlik olup, gerçek Kuvay-ı Milliyecilerin saf tuttuğu Bağımsız Türkiye Partisinde yerlerimizi almaktan başka çare kalmamıştır.
Haydi durmayın, yarın çok geç olabilir!
UĞUR KEPEKÇİ