***
Vatandaş, üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi sessiz ve derinden olayları izlemekle meşgul. Maddi manevi hastalıklı bir beden misali; vücut fonksiyonları azalmış, hayatiyetini devam ettirmeye çalışmaktadır. Piyasaların tepkisizliğine bir türlü mana veremeyenlere şaşmamak mümkün değil
Değerli dostlar, piyasaların istenilen oranda tepki vermemesi, sosyal hayatta; piyasada, ekonomik ve sosyal manada ölüme doğru gidildiğinin habercisidir. Hücre yenilemesi olmayan, sağlıksız bünyenin yavaş yavaş ölmesi, yok olması gibi; üretemeyen, tüketemeyen bir toplumda, piyasalarda ölüm aşamasına girilirken nasıl tepki oluşsun ki?
Cansız beden tepki vermez ki..!
***
Piyasalardan ve toplumdan istenilen tepki gelmeyince, mağduriyet tiyatrosu, iller bazında ve özellikle de kadınların iştirak edeceği çeşitli etkinlikler, (kadın kolları kongreleri) vasıtasıyla vatandaşa sahnelenmeye başlanıldı. Sayın Başbakan, bu sefer işi sağlama almak niyetiyle mesajını kadınlar vasıtasıyla evlere taşıdı. Sonuç yine aynı; açlığa ve yokluğa mahkum edilmiş, evinde kazanı kaynamayan, cep delik cepken delik vatandaş, bu sefer başkasının mağduriyetini görecek halde olmadığından, sessiz ve tepkisiz kaldı.
***
Mağduriyet tiyatrosundaki söylemlerin yanında, vatandaşa kendilerince haklı sebepler ortaya koymaya çalışsalar da vatandaşın derdi başka; açlık, işsizlik ve yoksulluk
Sahiden siz şu mazeretlere inanıyor musunuz?
Enflasyon artmış; suçlu gıda ve enerjideki artışlar.
Pirinç, buğday fiyatları çok artmış; suç kuraklıkta.
AB ilişkileri yavaşladı; suç Türklüğe hakareti yasaklayan 301. maddede.
İcraat yapamıyorlar, her konuda çözümsüzlük diz boyu; muhalefet ve bazıları bırakmıyorlar ki çalışsınlar (!!!).
***
Hükümetlerin görevi icraattır. Herhalde ve şartta problemlere çözüm bulmaktır. Vatandaşın kuru lafa karnı tok. Halka mağduriyet masalları anlatmakla, işler çözülseydi; lafla peynir gemisi de yürürdü!
UĞUR KEPEKÇİ