Tarımla uğraşan vatandaşlarımız yurdumuzun çeşitli yerlerinde eylemler yapmakta yolları kapatmakta ürünlerini tarlada bırakmaktalar.
Ektiklerinin karşılığını bulamamanın verdiği ıstırapla her gün daha yoksullaşan her gün daha büyük borç batağına saplanan çiftçilerimizin eylemlerini duyan yoktur.
Çiftçi hükümetten züğürt, hükümet çiftçiden züğürt hale düştüğünden bu mesele çözümü olmayan bir hâle dönüşmüştür.
AKP hükümetinin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın kendine münhasır ekonomi modeli ve başkanlık sisteminin çözümsüzlüğü her sahada kendini göstermektedir. Daha açık ifadeyle her yönüyle sistem tıkanmıştır.
Çiftçiler gösterdikleri tepkide çok haklılar ama tepkinin yeri ve zamanı yanlıştır. Atalarımız "Vusulsüzlük usulsüzlüktendir" (amaca erememek yol bilememektendir)
Tepkinin yeri ve zamanı seçimde sandıktır. 22 senedir yoğun bir ilgiyle sandıkta oy attığınız birilerini sonradan eleştirmeniz bir işe yaramıyor. Bunu çok önceden anlamanız gerekirdi. Ülkenin her kesimi seçimden önce ağlamaktan nerdeyse gözü çıkıyor. Sandığa gidiyoruz bu şartlarda yüzde 1 bile oy almaması gerekirken oylarınızla yola devam diyorsunuz. Sonra da ağlıyorsunuz. Ağlamanızı da duyan yoktur.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız gerek BTP kurulmadan önce gerek kurulduktan sonra tarım kesimine o kadar açık mesajlar verdi ki Şanlıurfa'da yıllar önce toprak ağalarının bulunduğu bir kır toplantısında yaptığı konuşma hala kulaklarımdan gitmez.
"Ülke üzerinde oynanan işgal projesini tarımdan başlattılar. Bunlara uymayın! Eğer beni dinlemezseniz ne ektiğiniz ne diktiğiniz para etmeyecek. Hatta topraklarınızı satmak zorunda kalacaksınız. Ne kadar zora düşerseniz düşün asla topraklarınızı satmayın. Buralar Yahudi'nin mekân tutmak istediği topraklardır. Beni dinlerseniz Türkiye'yi cennete çeviririm. Ektiğiniz diktiğiniz para eder. Ben bu işi çok iyi biliyorum. Daha ekmeden tohum desteği verilecek, ürününüzün yüzde ellisinin bedelini daha tohumu attığınız an alacaksınız. Devlet ürününüze alım garantisi verecek, ektiğiniz bütün ürünleriniz devlet sigortasıyla garantiye alınacak. Herhangi bir doğal afette asla mağdur olmayacaksınız"
Sadece çiftçiler bile destek verse Haydar Hocanın fikirleri çoktan mecliste temsil edilirdi. Ama siz ne yaptınız celladınıza âşık oldunuz. Şimdi yollara döküldünüz ama nafile…
Şimdi bakıyorum da canı yanan çiftçinin feryadı en çok AKP ye oy veren yerden çıkıyor. En büyük depremi yaşamış ektiği diktiği tarlada kalmış çiftçiler traktörleriyle yolları kapamışlar valiliğe yürümüşler. Netice elde var sıfır. Oy vermeyeceksiniz kardeşim!
Değerli çiftçilerin yapacağı iş traktörlerinin rotasını kendi tarlalarına ve evlerinin önüne çevirip hep beraber "kendim ettim kendim buldum" şarkısını söylemektir."
Bir atasözünde "Geçti borun pazarı sür eşeğini Niğde'ye" derler. Size de "geçti seçim zamanı sürün traktörlerinizi evinize" demek gerekiyor.
Türk milleti geleneksel siyaset anlayışını bırakıp vaat eden siyasi partiyi bir dönemden sonra sandığa gömmeden hiçbir sorun çözüme kavuşmayacaktır.
Yapılacak iş bellidir. Çiftçiler nasılsa işsiz kaldılar. Bugünden tezi yoktur; Milli Ekonomi Modelinin tarım politikasını öğrensinler, vatandaşı bilgilendirsinler. Çiftçiler, tarımla, hayvancılıkla uğraşanlar tarla tarla köy köy dolaşsınlar. Prof. Dr. Dr. Haydar Baş hocamızın Milli Ekonomi Modelini ve Hüseyin Baş'ın lideri olduğu Bağımsız Türkiye Partisini (BTP) iktidar yapacak şekilde örgütlensinler. Yoksa da tarlada ürünleriniz para etmez, yoksulluğunuz artar, traktörlerinize biner yollarda ağlar gezersiniz. Bizden hatırlatması.