Bir önceki makalemizde Başbakan?ın Almanya ziyaretinde övmekle yere göğe sığdıramadan anlattığı azınlıklara verdiği hakları bizde satırlarımız aracılığıyla değerli okurlarımıza aktarmaya çalıştık. Ancak bu konudaki maksadımızın anlaşılması için konuya biraz açıklık getirmek gerektiğine inanmaktayım.
Biz kimsenin inancına karışma yetkisine zaten sahip değiliz. Allah(c.c.) ?lekum dinikük veliyedin? ayetinde herkesin dininin kendine olduğunu beyan etmiştir. Bizim kaygımız, bizim derdimiz, dini zannedilen bazı isteklerin altında yatan siyasi emellerdir. Geçmişte yapılan haçlı saldırılarında kiliselerin papazların oynadıkları rolleri, ayrılık ve fitne faaliyetlerini unutmamalıyız. Tarihimizi unutup aynı hatalara tekrar düşmenin bedelini çok ağır ödeyeceğimiz zannıyla daha dikkatli davranmalı, olur olmaz istekleri başkalarını memnun etmek adına yerine getirmemeliyiz.
Özellikle de devlet işlerinde daha dikkatli davranılmalıdır?
Evet gerçekten de AKP iktidarı şimdiye kadar kimsenin cesaret edemediği bir çok faaliyete imza attı. Özelleştirmek adına kimse bu kadar kamuya ait işletmeyi yerli yabancı demeden satmadı. Yer altı yerüstü kaynaklarımız parayı veren her kimse ona satılmadı. Kimse azınlıklara bu kadar pervasızca haklar tanımadı. Kimse bu kadar kilise, havra açmadı.
Bakınız değerli dostlar, benim itirazım şudur: AKP nin genel oy potansiyeli bu ülkenin dindar kesimidir. Ve yapılan bu icraatlara asla onlar razı değildir. Seçmen bir şekilde aldatılmaktadır. Burada tamamıyla seçmene takiye yapılmaktadır. Seçim zamanında birkaç mağduriyet tiyatrosu, ahbap çavuş ilişkileri, seçim kumanyaları ile uyutulan seçmen, ne kiliseden, ne havradan, ne azınlık haklarından anlamaz; seçmenin çoğu bunları kavrayacak konumda değildir.
Hem dindar kesimin oyunu alınız, hem de onun dinine zarar verecek icraatlarda bulununuz! Bunu kabul etmek asla mümkün değildir. Bunun mümkün hale gelmesi, yani yapılan bu azınlık haklarındaki iyileştirmeyi kabullenmek için AKP nin Adalet ve Kalkınma Partisi değil de Azınlıkları Kalkındırma Partisi şekline dönüşmesi lazımdır. O zaman seçmenden oy alınırken açıkça ?ben azınlıkların haklarını iyileştirmek için sizden oy istiyorum? denmeli o zaman yapılacak icraatlara kimsenin sesi soluğu çıkacağını zannetmiyorum. Benim itirazım, dindarların oyuyla iktidar olup, sonrada batıl dinlere hizmet edilmesidir.
Eğer iktidar sahipleri bunu yapmıyorsa, o zaman seçmene düşen görev; bu çarpıklığı gidermek için Aldatanlara, Kandıranlara, gereken dersi sandıkta vermek olmalıdır.
UĞUR KEPEKÇİ