Referandum öncesinde Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş; ?eğer referandumdan ever çıkarsa, korkarım ki Türkiye?de Demokratik Krallık hüküm sürer.? Demişti?
Vicdan sahipleri bilmektedir ki yapılan uygulamalara bakınca demokratik krallığın uygulamaya konulmaya başladığı görülmektedir. Bu uygulama sadece hükümet kanadında değil hükümete bağlı her kurumda görülmektedir. Üniversitelerde, polis teşkilatında v.s?
Meydanlarda cop yiyen öğrenciler, meclise alınmayan öğrenciler.
Rektör tarafından azarlanan öğrenci olayı da işin tuzu biberi olmuştur.
Üniversitede azarlanan öğrencilerin durumu demokratik krallık ifadesine çok güzel bir örnek teşkil ettiği için bu konuya değinmekte fayda görmekteyim.
Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli ile kendisini ziyarete gelen Bülent Arınç?ı protesto etmeye kalkışan öğrenciler arasında aşağıdaki diyaloglar yaşanmıştır?
Öğrenciler;
? Siz Atatürk'ün Nutku'nun son buklesini okuyun.
?Cumhuriyeti ilelebet muhafaza ve müdafaa edecek güç gençliktir? der. Türk gençliği Devrimlerin ve Cumhuriyetin bekçisidir. Size yetkiyi aldığımız yeri açıklıyoruz. Siz diyorsunuz ki,?Ben size bu görevi vermedim? ? Ama diyorum ki,
?Bu görevi sizden değil, Atatürk'ten aldık ? Diyorlar?
Öğrencilerin bu sözleri üzerine sayın Rektörün cevabına bakınız değerli dostlar;
? Sizler Atatürk'ten görev alamazsınız. Cumhuriyeti savunacaksam ben savunurum. Ben rektörüm. Ben, size Cumhuriyeti savunmak için görev vermedim.
Siyasi slogan atarsanız kimliklerinizi toplarım. Üniversiteden atarım hepinizi. Hemen dağılıyorsunuz. Burası benim üniversitem??
Bu ifadeler, demokrasi ve insan haklarından dem vuran hükümetin gerçek yüzünü nasıl da ortaya koyuyor değil mi? Sayın rektörün sözlerinden ve Hükümetin diğer uygulamalarından sonra; ?Demokrasi ve insan hakları için evet? diyen, ?24 saat kesintisiz demokrasi için evet? diyen bazı kimseler rahatsızlık duyuyor mu acaba? Merak ediyorum doğrusu!
Üniversiteler, ilim irfan yuvası olmak ve etrafında dönen dolaplara asla sessiz kalmaması gereken kurumlardır. Gerek öğrencisiyle, gerek öğretim üyesiyle, gerçek demokrasinin oluşması için gereken (hukuk çerçevesinde) mücadele verilmedir.
Üniversite öğrencileri üzerinde oynanan oyunları kamuoyu olarak ibretle takip ediyoruz. Toplumun katmanları birer birer susturulmuş, tepkisiz bir toplum yapısına doğru süratle gidilmekte iken, sıra üniversite öğrencilerine gelmiştir. Eğer arzuladıkları gibi, üniversite gençliğini de tepkisiz bir konuma düşürürlerse, asıl tehlike o zamandır.
Bizim de öğrenci kardeşlerimizden ricamız, demokrasi ve hukuk mücadelesini, anayasal hukuk kuralları çerçevesini ihlal etmeden, düşünen beyinlere yakışır vaziyette yapmalarıdır. Haklı mücadeleler, şiddet ve taşkınlık sayesinde haksız konuma düşebilir.
Son sözümüz, Mustafa Kemal Atatürk?ün sizden beklediğini tekrar etmek olsun; ?Cumhuriyeti ilelebet muhafaza ve müdafaa edecek güç gençliktir?
UĞUR KEPEKÇİ