Bir şeyler yazmaya başlayınca, farklı bir ortam oluşuyor. Yazarçizer bir çevreniz, internet ortamında görünüşte sanal gibi görünen fakat gerçekten bir şeyler paylaşabileceğiniz bazı duyarlı dostlarınız oluşuyor. Bunlardan biriside Sayın Osman Karaca beyefendidir. Kendileri ile sanal ortamda tanıştık. Fakat şimdilerde samimi bir dostluk bağı oluşmuş vaziyettedir. Kendi imkânlarıyla oluşturduğu sitesiyle bir şeyler yapmaya çalışıyor. Geniş bir mail gurubu oluşturmuş ilginç bulduğu haber, yorum, fıkra, haftanın sözü gibi sempatik ve faydalı bulduğu şeyleri dostlarıyla paylaşıyor. Sağ olsunlar bize de bu mukabil şeyler yolluyorlar. Gönderdiklerinden birisini sizlerle paylaşmak istedim.
Adamın biri Afrika'da safariye çıkarken yanına minik köpeğini de almış. Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyeceğini arıyor:
- Şimdi başım dertte, diye düşünmüş minik köpek. Etrafına bakmış yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş:
- Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mı? Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakındaki ağaca tırmanarak dalların arasına saklanmış.
- Tam zamanında kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım, diye düşünmüş leopar. Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izliyormuş. Bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan kurtulabileceğini düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış. Leopar köpeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş ve maymuna:
- Atla sırtıma, gidip sunu yakalayalım, demiş. Ancak minik köpek neler olduğunu ve leoparın sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklaştığını fark etmiş.
- Şimdi ne yapacağım, diye düşünürken kaçmaya teşebbüs etmemiş. Bunun yerine arkasını leoparın geldiği yöne dönerek, kemikleri kemirmeye devam etmiş. Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine konuşmuş:
- Bu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim hala haber yok!
Diplomasi böyle bir şey işte... Yapabiliyorsan; hızlı düşün, sakin ol, güçlü görün, düşmanını kendi silahı ile yen
Bizde diplomasi dışa bağımlı işlediği için ne derece faydalı olur bilmem ama yönetim ile alakası olan herkesin bir hisse çıkarabileceği türden bir fıkra.
Aslında, gerek fertlerin gerekse de devletlerin her konuda B planı dediğimiz alternatif planları olmak zorundadır.
Olayı biraz daha basit tarzda ele alalım. Mesela bir arkadaşınızla belli bir yerde ve zamanda randevunuz varsa. Mutlaka bir B planınız olmalı. Randevunuza taraflardan biri gelemeyebilir. Herhangi bir engelle karşılaşabilirsiniz. Şurada buluşalım dediğimiz zaman ya buluşamazsak ? sorusuna mutlaka cevabı önceden hazırlamalıyız. Dünya hayatı sürprizlerle dolu olduğu için sürekli alternatif planlarla hayatımızı yönlendirirsek, daha güvenli bir hayat tarzımız oluşur. İster fert planında olsun ister devlet planında olsun fark etmez.
Gerek fert, gerekse de toplum bazında dışa bağımlı bir politika ekseni üzerinde yönlendirildiğimiz için dış güdümlü bir diplomasi yapısı oluştu. Bu hal düşüncelerin bile dışa bağımlı hale gelmesine vesile oldu. Sıkıntıların sebebi budur. Kurtuluş; Bağımsız düşünce, Bağımsız diplomasiden geçmektedir.
UĞUR KEPEKÇİ