Irak halkının önce içerden bölünüp parçalanması, arkadan gelen ABD işgali bu gün 4. yılını tamamladı. İşgali basit bir iş zanneden, mandacılık fikriyatına kapılan Iraklılar, 4 yıl önce ABDnin kontrolünde bulunan işgal kuvvetlerini alkışlarla karşılayıp, liderlerinin heykellerini bile zevkle yıkmışlar, adeta bayram havası yaşamışlardı.
Dün liderlerinin heykelini kendi elleriyle yıkan Iraklılar çok pişmanlar; ama iş işten geçmiştir. Resmi kayıtlara göre en az 700.000 Iraklı şehit olmuş, en az 50.000 Iraklı kadının namusu kirletilmiş, taş üstünde taş kalmamıştır. Iraklının bugün pişman olması pek bir mana ifade etmeyecektir. Çünkü işgal edilen topraklar öyle kolay kurtulmaz, hele de işgalciler ABD gibi yayılmacı ve sömürgeci bir güçse asla!
ABD zulmü Saddam dönemini aratır oldu
Saddamın heykelini keyifle yıkanlar arasında bulunan Kazım El Ciburi adlı halterci, İngiliz The Guardian gazetesinde bugün bakın ne diyor;
"ABD'liler diktatörlükten de kötü, keşke o heykele hiç dokunmasaydım
O heykelin yapıldığı günü çok iyi hatırlıyorum. Ailem ve aşiretimden birçok kişi Saddam Hüseyin tarafından hapse atılmış ya da öldürülmüştü. O heykelin yıkıldığını görmek, benim için saplantı haline gelmişti. Ama bugün baktığımda heykeli devirdiğime gerçekten pişmanım. ABD'liler diktatörlükten de kötü. Her yeni gün, bir öncekinden daha kötü!
Bildiğin şeytan, bilmediğin şeytandan iyidir. Artık kim dost, kim düşman, belli değil. Durum her geçen gün daha tehlikeli hale geliyor
Saddam döneminde durum daha iyiydi. Ekonomi bugünden çok daha iyiydi. Bizler Iraklılar, Sünni ve Şiiler hep birlikte yaşıyorduk".
Bir başka Iraklı, ''Saddam Hüseyin'in devrilmesiyle birlikte her şeyin iyiye gideceğine gerçekten çok inanmıştık. Ama öyle olmadı. Bugün artık güvenlik yok. Her yerde bombalar patlıyor, kimin kimi öldürdüğü belli değil ifadesini kullanmaktadır. Sadece bunlar mı? Gözünüzün gördüğü herhangi bir Iraklıya sorun, herkes halinden şikâyetçidir.
Milli benliğini korumayan ülkelerin hazin sonu
Irakta yaşanan bu olaylar, eğer ders alınmazsa her ülkenin olduğu gibi bizim de başımıza gelebilir. Milli benliklerini korumanın önemini anlayamayan mandacı zihniyetli insanlar, dünyanın her yerinde kan döken ABD-AB gibi zalim ve sömürgeci devletlerin işini kolaylaştırmaktadır. İşgalci ülkeler, Irakta her şeye rağmen zorluklar yaşamaktadır. Zoru görünce işi biraz daha sıkı tutup bizim kımıldayacak mecalimiz kalmayıncaya kadar daha sabırlı davranarak, kurbağa misali yavaş yavaş yok oluşumuzu hazırlamaktadırlar.
Bildiğiniz gibi; kurbağayı kaynar bir suya atarsanız ani bir refleksle sıçrar ve kurtulur. Ama kurbağayı önce soğuk olan bir suya atar, ısısını yavaş yavaş artırırsanız, farkına varamadan haşlanır ve ölür.
İşgalci ve yayılmacı güçler; Dinlerarası Diyalog senaryolarıyla dini ve milli bütünlüğümüzü yok edip, direnme şuurunu ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Satışa sunulan toprak parçalarını, kıymetli madenleri, stratejik kurumları, petrolü, bankaları, süper marketleri, enerji ve haberleşmeyi hülasa; tüm hayat kaynaklarımızı ele geçirerek, kutsal vatan topraklarımızı, kurbağa misali, yavaş yavaş yok etmenin hesaplarını yapmaktadırlar.
Düşmanla dost olanların akıbetine uğramak istemiyorsak
Bu kafaya hizmet ederek çeşitli bahanelerle devletini, ordusunu karşısına alan, bu kurumların yıpratılmasına müsaade edenler şunu bilsinler: Gerek dış, gerek iç güvenliğimizi sağlayan, olası bir işgalde bizi koruyacak ve kollayacak güçlü bir devletimiz, güçlü bir ordumuz olmazsa düşmana kolay lokma oluruz. Dün Saddamın heykelini kendi elleriyle yıkarken, düşmanla dost olanların akıbetine uğramak istemiyorsak; iyisiyle kötüsüyle bir millet olmanın şuurunu idrak edip, Domuzdan post gâvurdan dost olmayacağını asla unutmadan, düşmanla değil, birbirimizle kenetlenmek, sivil-asker, devlet-millet bir yürek bir bilek olmak zorundayız.
UĞUR KEPEKÇİ