Değerli dostlar, kaleme aldığımız, “Ehl-i Beyt’in sapık akımlarla mücadelesi” yazı dizimizde; sizlere Ehl-i Beyt’in sapık akımlara karşı verdiği mücadeleyi ve bu sapık akımlar hakkında bilgileri aktarmaya çalıştık. Elbette ki bu çalışmamızda kaynak olarak Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Ehl-i Beyt külliyatını aldık. Kendi dalında emsalsiz bir eser olan Ehl-i Beyt Külliyatını, bu konuda bilgi sahibi olmak isteyen herkesin mutlaka okumasını tavsiye etmek zorundayım. Yaklaşık 13 000 sayfa olan bu külliyattan biz ancak bu kadarını sizlere aktarabildik. Eksiklik ve yanlışlık varsa bizdedir.
Ehl-i Beyt hem Peygamberimizin(s.a.a.) emaneti, hem sevilmesi ve takip edilmesi Allah’ın (c.c.) emri olan, velayet sahibi ve hidayet rehberi bir topluluktur. Peygamberimizin ifadesiyle; Nuh’un gemisi hükmündedir.
Resûlullah buyurdu: “Benim Ehl-i Beyt’imin sizin içinizdeki misali, Hz. Nuh’un kavmi içerisindeki Hz. Nuh’un gemisi gibidir. Kim gemiye binerse necat bulur, kim binmezse helak olur.” (Suyuti, Tefsir-i Hulafa, s. 573; Taberani, Mu’cem’ül Kebir, s. 78).
Ehl-i Beyt’i sevmenin ve yolarına tabi olmanın gerekliliğine sözde itirazı olan pek fazla kimse yoktur ama yolunu ve yordamını bilmeden, Ehl-i Beyt’le alakasız yollar ve davranışlar icat ederek, bu mübarek yola fayda yerine zarar verenlerin varlığını da inkâr edemeyiz. Kimseyi bir şeylerle itham etmek diye bir niyetimiz olmadan, sadece bilgisizlik ve aldatılmışlık yüzünden oluşan bu olumsuzlukların ortadan kalkması, ancak gerçek bilgiye ulaşmakla mümkündür.
Her dönemde gerçek ilmin savunucuları kendi devirlerindeki sapık akımlarla mücadele etmiştir. Her çağda iyi ile kötünün mücadelesi süregelmiştir. İcmal Dergimizin yıllarca kullandığı “Her çağ kendi üstadını okur” ifadesi de bu gerçeği işaret etmek için kullanılmıştır. Gerçektende her çağın insanı, problemlerine çareyi; o çağda yaşayan kâmil bir dosttan, kâmil bir üstattan öğrenmiştir. O üstatlar kendi çağlarında, Ehl-i Beyt gemisinin kaptanı olmuş; yolculara rehberlik etmişlerdir.
Ehl-i Beyt’in her devirde savunucuları olmuş ve kıyamete kadar da bu kutlu yolun savunucuları olacaktır.
Prof. Dr. Haydar Baş, Ehl-i Beyt külliyatıyla ortaya koymaya çalıştığı gerçeklerle, hem Hakkı savunmakta hem de çağın sapıklarıyla mücadele etmekte; bu devrin kutlu gemisinin kaptanlığını da yapmaktadır. Onun bu yoldaki gayretleri sayesinde, kurtuluş gemisi olan Ehl-i Beyt gemisine binmek isteyenler, bilgi sahibi olacak, gönlündeki şüpheler ortadan kalkacak, yolcuların önü açılacak, kurtuluşa doğru yol alınacaktır.
Birkaç gündür izaha çalıştığımız gibi, aslında sapık akımların Peygamberimizin ahirete irtihalinden itibaren meydana çıkmaya başladığına ve Ehl-i Beyt yolunun önünün sürekli tıkanmaya çalışıldığına şahit olduk.
Peki, bu görüşler o zamanda ortaya çıkmış da yok mu olmuştur? Asla! Yaşadığımız ortamlara, uzak ve yakın tarihe baktığımız zaman; her devirde hidayet yolunun yol kesicileri olan sapık akımlar, faaliyetlerini kılık değiştirerek de olsa artırarak devam ettirmişlerdir. Sıcak ve soğuk savaşlarla, fitne faaliyetleriyle, Ehl-i Beyt yolunun önünü kesmeye çalışmışlardır. Çoğu zaman da başarılı olmuşlar; ya yok etmişler, ya da yolcular arasına fitne sokarak sapık görüşlerine taraftar bulmuşlar.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın Ehl-i Beyt Külliyatıyla ortaya koyduğu gerçekler sayesinde tarihi bir fırsat doğmuştur. Ehl-i Beyt külliyatıyla gerçekler meydana çıktığına göre; gerek Sünni, gerek Şii çevreler kendi içlerinde bu akımların uzantılarını ikaz ve irşad etmelidir.
Türk milleti bu konuda samimiyet sınavındadır. Samimi olanlar, yanlışından dönüp gerçek Ehl-i Beyt davasını ve yolunu ihya edilmelidir. İşte o zaman Nuh’un gemisi hükmünde olan Ehl-i Beyt gemisine kutlu yolcular binecek, kurtuluşa doğru yol alınacaktır.
Rabbim gerçek bilgiyle donanan, Ehl-i Beyt’in davasını dava, yolunu yol edinen samimi Mü’minlerden olmayı cümlemize nasip eylesin. Âmin.
Uğur Kepekçi / 3 Mart 2014