Uzun yıllardır Ortadoğu'da yaşanan olaylar, son yaşanan Filistin olayları bir defa daha gösterdi ki ekonomik bağımsızlığına kavuşamayan milletler ve devletler köle olmaya mahkûmdurlar.
Dünyanın en zengin kaynaklarına sahip olduğu halde batının kuklası olan yöneticilerin de desteğiyle Ortadoğu halkları yoksulluk ve bağımlı bir şekilde hayat sürmek zorunda kalmışlar.
Ortadoğu'da bir avuç Yahudi'nin dışında kimseye hayat hakkı tanınmamaktadır. Çeşitli zamanlarda Arap baharı tarzı projelerle Müslümanları kendi aralarında kavga ettirip içerden buldukları siyasi desteklerle eğitimsiz ve yoksul kalmaları sağlanmış vaziyettedir.
Yahudi ve Hristiyanların kendi aralarında sağladığı din birliği, ekonomik ve siyasi birliktelikleri de oluşturduğundan dünyanın sözünü söyleme konumuna gelmişler. Ne yazık ki milyarlara varan nüfuslarına rağmen Müslümanlar açlıkla, yoksullukla, eğitimsizlikle köle bir hayat yaşamaya mahkûm olmuşlardır.
Yukarda bahsettiğimiz şeyler bilindik şeylerdir. Bu durumu bir dünya bilmektedir. Ancak iş çözüme geldiği zaman eğitimsiz ve fakir bir hayata alışmış olan milletler, aynı zamanda doğal olarak tembelliğe de alıştırıldığından çözümsüz bir hayatı tercih etmişler. Böylece Hristiyan ve Yahudi toplumları dünyanın ağası, Müslümanlar da kölesi konumunda kalmaya devam etmektedir.
Gerek Türk milletini gerekse de ezilen İslam âlemini bu zilletten kurtarmak için bir ömür tüketen Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur. Asıl meselenin ekonomik bağımsızlıktan geçtiğini, insanlığın zilletten kurtulmasının yolunun ekonomik ve siyasal bağımsızlıktan geçtiğini bildiği için Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet projelerini hazırlamış, başta milletimizin sonra da dünyanın istifadesine sunmuştur.
Kendisine gönül vermiş kadrolarıyla gece gündüz demeden, ülkemizi karış karış gezmiş, milletimizin ayağına gitmiş, kurtuluş yollarını anlatmış olmalarına rağmen tembelliğe ve köleliğe alışmış zihinleri uyarmaya yetmemiştir.
Ne demek istediğimizi bir kıssa ile anlatmaya çalışalım:
Adamın biri süt satmak için bir inek alır ve sütün yağını almaz, süte su katmaz halde satışa sunar. Bu sütçüden bir alan bir daha süt almaz. Sütçü zamanla günde bir litre bile süt satamaz hale gelir. Sebebini araştırırken mahallede çokça süt satan bir sütçü kendisine bir tavsiyede bulunur: "Bak kardeşim sen dürüst bir adama benziyorsun. Senin sattığın sütün katıksız olduğunu ben çok iyi biliyorum ancak bu mahalledeki halkı ben yıllardır yağı alınmış, içine su karıştırılmış süt almaya alıştırdım. Bu sebeple sahte süte alışanlar gerçek sütün tadını garipsiyorlar. Benden sana tavsiye sen süt satmaktan vazgeç. Yoksa aç kalırsın."
Durum aynen budur. Yıllardır köleliğe ve tembelliğe alıştırılan, eğitimsiz ve gerçek inançtan yoksun bir hayat sürmeye alıştırılan Ortadoğu halkları özellikle de Müslümanlar siyasi ve ekonomik bağımsızlıklarına kavuşmadan dünyada huzur bulmaları asla mümkün değildir.
Bu gerçekle, öncelikle halkımızı sonra İslam âlemini buluşturmak ve kölelik zincirini kırmak için bir ömür mücadele veren Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın emaneti emin ellerdedir. Av. Hüseyin Baş ve kadrosu tarafından Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet projelerini uygulamak için Bağısız Türkiye Partisi çatısı altında hizmet vermektedirler.
Sadece ülkemiz insanının değil bütün dünyanın esaretten, ezilmişlikten, yoksulluktan ve kölelikten kurtulmasının yolu budur. Ezilen halkların haklarını meydanlarda arayanlar, cılız protesto eylemleriyle göz boyayanlar, perde önünde kınayıp perde arkasında müttefiklik kuranlar; ne Filistin davasını ne de ezilen, yoksul bırakılan Ortadoğu halklarının hiçbir sorununu çözemezler. Bizden hatırlatması…