Geçtiğimiz hafta sonu BTP olağan il kongre serisine Elazığ ve Malatyada devam etti. Katılmakla ve izlemekle bahtiyar olduğum kongre notlarımı siz aziz okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Görünen o ki; Bağımsız Türkiye Partisi sevenleri; umut veren slogan, İş aş Haydar Baş nidaları ile inletmek, Milli Ekonomi Modelinin sahibi ve liderleri Prof. Dr. Haydar Baş Beyi görmek, Ona olan şükranlarını iletmek için salonları doldurmaktadır.
Elazığ ve Malatyada kapalı spor salonlarını dolduran vatandaşlarımızın yoğunlundan salona girmekte ve çıkmakta adeta izdihamların yaşandığı, Sayın Başa sevgilerini göstermek, ona dokunmak için adeta biriyle yarış sergileyen vatandaşımızın hali görülmeye değerdi. İşsiz ve aşsız kalan, tarlalarını ekemeyen, ektiğini biçemeyen, hayati ihtiyaçları temin etmek için bile tüketemeyen, siftahsız dükkân kapatan Elazığlının hali Malatyalının hali aslında komple vatan evlatlarının dertleriyle aynıydı.
Malatyada bir vatandaşın eline aldığı el ilanında Her Türk vatandaşına 500 YTL maaş kısmını göstererek; Bu paraya o kadar ihtiyacımız var ki, halimiz öyle perişan ki, iktidara gelmenizi bekleyecek, seçimi bekleyecek bile mecalimiz, takatimiz kalmadı. Çoluk çocuk aç, perişan öldük öldük Diye halini arz etmesi gözlerimi yaşarttı. Bu durum ve vatandaşın genel durumu; kişi başına 6000 dolar milli gelir iddiasında bulunan iktidarın halka söylediği ile vatandaşın içinde bulunduğu halin ne kadar alakasız olduğunu da gözler önüne sermekteydi.
Vatandaşın bırakın normal hayat sürmesini, dilenci konumuna düşmüş, halini arz edecek bir merci bulmakta zorlanmaktadır. Merci bulsa ne olacak ki; Ananı alda git diye azarlanmaktan başka..!
Yıllarca Elazığa Malatyaya dostlarımızı ziyarete gideriz. İnanın hiç bu kadar vatandaşı halinden şikâyet eder vaziyette görmedim. Sadece burası mı? Geçen hafta gittiğimiz Konyada durum pek de farklı değildi. Şehir merkezinde bir alışveriş merkezine girdiğimizde iş merkezinin kapalı dükkân yoğunluğundan ışıksız hali sanki terk edilmiş bir yer görüntüsündeydi. Hele koskoca Konya ovasının hali beni gelecek açısından çok endişeye sevk etti. Geçen sene ekilip biçilen arazilerin hala sürülmediği, bu sene ekilmediğini, sulama kanallarının bazısının söküldüğünü, bazılarının kırılmış, bazılarının bir yerlere istif edilmişliğini görünce gözlerime inanamadım. Ülkemizin tahıl ambarı, bom boş bir hale dönüşmüş..!
Tarım ürünleri açısından kendi kendine yeten bir durumdan, dışa bağımlı bir hale nasıl dönüştüğümüzün resmini kendi gözlerimle görmenin hayal kırıklığını yaşamıştım.
Bu yaşadıklarımdan sonra Sayın Başın Elazığda, Malatyada Tahdit kanunlarıyla, kotalarla ektirmediler, biçtirmediler. Sizi aç ve sefil bıraktılar. AB ve ABD kendi vatandaşlarının tarımla uğraşanlarını 50 milyar Dolar, 50 milyar EURO süspanse ederek desteklediği halde bizde tahdit kanunlarıyla tarımı bitme noktasına getirdiler. Ürettiğinin altında pazar bulabilen ve dolayısıyla zarar eden çiftçi haklı olarak ekmemektedir. Ben; siz daha tohumu tarlaya atmadan 6 ay önce ürün bedelinin yarısını peşin verip, ürününüzü alma garantisi vereceğim. Taban fiyatını da siz, yani kurmuş olduğunuz kooperatifler vasıtasıyla belirleyecek asla ve asla üretim bedelinin üstünde bir kâr elde edeceksiniz. Böylece sizi tekrar toplumun efendisi konumuna çıkaracağım dediklerini duyunca ülkem ve geleceğim adına, Konya ovasını seyrettikten sonra kaybolmaya yüz tutan umutlarım yeniden tazelendi.
Sadece ben değil, bu sıkıntıları bire bir yaşayan Elazığlı, Malatyalı vatandaşlar, bir başka heyecanla salonu inleten bir sesle İş aş Haydar Baş diye haykırmakta ne kadar haklı olduğunu, çözümün adresini bulmanın heyecanını yaşamaktaydı. Gözün aydın Türkiyem
UĞUR KEPEKÇİ