Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihinde olmadığı kadar dışa bağımlı bir hale dönüşmüş, tabir yerinde ise; başkalarının havası ile üflenerek şişmeye devam eden, patlayacağı günü bekleyen bir balon halini almıştır.
Küresel senaryoların egemen olduğu; siyasetinden ekonomisine, iktidarından muhalefetine, kültüründen dini anlayışına varıncaya kadar hemen her sahada, dışa bağımlılık gözle görünür bir haldedir.
Milli düşünce, milli siyaset, adeta rafa kalkmış, vatandaşın günü kurtarmaktan başka hiç bir arzusu hedefi kalmamış, işin en acı tarafı da insanlar gelecekten umudunu kesmiştir. İnancını imanını kaybetmemiş; çıkmamış candan umut kesilmez düşüncesinde olan bir avuç gerçek vatan ve millet sevdalısı, milli ve dini bütünlüğü esas kabul edenlerden başka da bu işin sahibi kalmamıştır.
Sokaktaki vatandaşın gündemi, davranış ve düşünceleri kaygılarımızı derinleştirmektedir.
Kimileri, yaşadığı sıkıntıların boyutundan olsa gerek ki; gelecek adına hiçbir umudu kalmamış..!
Kimileri, günü kurtarmaktan başka hiçbir derdi olmayan, bu gün karnım doyduysa gerisi angarya deyip, helal haram ayırt etmeden kendince bir yaşam tarzı benimsemiş, günü yaşamakla meşgul..!
Kimileri, bir zamanlar kendince doğru bildiği bir mücadelenin içine girmiş, yorulmuş, yıpranmış, bezmiş ve bir kenara çekilmiş..!
Kimileri, ABD ve AB imanı ile bütünleşmiş, hakim güç(haşa ilah) konumunda ona tabi olmuş..!
Kimileri, ne yargıya, ne askere, ne devlete, ne millete inancı kalmamış, düşünce kabiliyetini dahi yitirmiş, çaresizlik içinde..!
Kimileri, gün bugündür deyip, vurgun, soygun, haksızlık peşinde..!
Kimileri, doğru olmayan bir iman ve düşünce içerisine girmiş, (dinden çıkmış haberi bile yok) yanlışlar içinde, yanlış tefekkür ve yanlış tevekkül peşinde..!
Kimileri de var ki; geçmişi ile övünmek peşinde..!
Örnekleri çoğaltmaktan ziyade, geçmiş ile övünmek hakkında birkaç söz sarf edelim;
Millet olarak gerçekten de övünülecek bir tarihi geçmişe sahibiz
Dünyada Türk varlığı oluştuğundan bu yana, her zaman tarihe yön vermiş, tarihe altın harflerle yazılacak şanlı işler yapmışız. Her zaman doğrunun, haklının, mazlumun yanında yer almışız.
Çağ açmış, çağ kapatmışız. En olumsuz şartlarda bile aleyhte olan durumları lehimize çevirmişiz. Bunlar doğru
Memleketimizde bazı insanlar var ki; milletimizin bu şanlı geçmişinin, geleceğimizi kurtaracağı kanaatinde olup, geleceği kurtarmak adına mücadeleden çok, haksız bir umut ve kanaat peşindedirler.
Bu düşüncede olan arkadaşlara şunu peşinen söylemek lazım ki; kimsenin geçmişi, geleceğini kurtarmaya yetmez. Ancak; geçmişten ders alıp, geleceği ona göre şekillendirmek, ona göre taktik ve mücadele geliştirmek sayesinde, geleceğin kurtulma ümidi vardır.
İktidar sahiplerinin; yöneten ve yönetilenlerin gittiği bu tarzla, yola devam(!) edildiği taktirde, gelecek hakkında umut beslemek, boş bir hayaldir. Geçmişte bir çok kavimin helak sebebi olan fiil ve davranışların(faiz,zina, adam öldürme, devlet malına tecavüz,gasp,hırsızlık,dinsizlik) giderek çoğaldığı, haksızlığın had safhaya vardığı bir toplumu, geçmişinin temizliği ve asaleti asla kurtaramayacaktır. Kurtuluş; bu davranışların ortadan kalkmasıyla ve tarihteki asil davranışlara tekrar dönmekle mümkündür.
Gerisi lafı güzaftır, vesselam..!
UĞUR KEPEKÇİ