Geçtiğimiz yıllarda Ehl-i Beyt taraftarları tarafından kutlanan bazı gün ve geceler bu seneki gibi değerlendirilmezdi. Gadr-i Hum bayramı gibi Kerbela matemi gibi önemli günler manasına göre bayram ya da matem şeklinde yaşanırdı. Bu ve benzeri merasimler yaşanır ve geçilirdi, fazla eleştiri de almazdı?
Bu sene gerek Gadr-i Hum bayramına, gerekse de Muharremin onuncu günü düzenlenen Kerbela günü etkinliklerinden Hz. Hüseyin matemlerine, Prof. Dr. Haydar Baş?ın katılımı ile törenler başka bir mana kazandı.
Gerek Sünni gerek Alevi dünyasında farklı yankılar oluştu. Alevi olanlara göre, bugüne kadar kutladıkları bayram ve matem günlerine ilk defa Sünni bir fikir ve gönül adamının katılımı ile düşüncelerine haklılık katıldı; Sünni dünyası da Gadr-i Hum bayramı, Kerbela ve Hüseyin matemi merasimleri ile farklı ufuklara taşındılar?
Aralarında yılladır ayrıcalık gibi görünenlerin aslında bilgisizlikten kaynaklandığını görmüş oldular.
Böylelikle her iki dünya, Ehl-i Beyt sevdasında cem oldular?
Bu kadar olumlu gelişmeler yanında tabiî ki bu birlik ve beraberliği kıskanan, saklı kalan gerçeklerin meydana çıkmasına tahammül edemeyen fitne unsurları devreye girdiler. Özellikle de internet sayfalarında ve mail gruplarında adeta terör estirip yapmadıkları hakareti bırakmadılar. Ancak, bizler de bu olayları sabır ile karşılayıp saklı kalan gerçeklerin meydana çıkması için elimizden gelen çabayı esirgemeyeceğiz.
Yazdığımız yazılara yapılan eleştirilerin edep sınırlarını aşması sebebiyle bazı kendini bilmez geri zekâlı, ilimden, irfandan, edepten yoksun; ilimi gerekçelerden çok dedikodu mantığı kullananlara birkaç söz söylemek istedim.
Ben araştırmacı biriyim 50 yaşıma kadar Ehl-i Beyt meselesine başka bir mantıkla bakıyordum ama şimdi de bu mantıkla bakıyorum. Bu mantıkta fitne mantığından çok haklının hakkını iade meselesi vardır. Tarihte yaşanan her olayın bir haklı tarafı vardır ve bir taraf haklı, bir taraf da haksızdır. On binlerce kişinin katledildiği Sıffın ve Cemel vakaları gibi Kerbela gibi korkunç katliamlar bu güne kadar (ahirete havale edelim mantığı ile) eğer saklanmış ise ve dünya Müslümanlığının şu an geldiği nokta pek de iç açıcı değilse, tarihten gelen inanç ve davranış bozukluklarının temeline inmek, imanımızı ilgilendiren bir mevzudur.
Bizler de gerek Gadr-i Hum, gerek başka meseleleri farklı kaynaklardan araştırıp inandığımız bir şekilde ortaya koyuyorsak bu taktir edilmeliyken, bize hakaret edenleri Allah'a havale etmekten başka çaremiz de yoktur.
Milyonlarca nüfusa sahip Ehl-i Beyt taraftarı asırlardır Gadr-i Hum?u bayram olarak kutladığı halde, Sünni dünyası bu gün ve geceleri görmezlikten gelmekle bir şey kazanmadı, aksine işin hikmet cephesini kaybettiler...
Bizi acımasızca eleştirenlere de önerim; eğer samimi iseniz, sadece Sünni kaynaklardan değil, şia ve başka tarihi kaynaklardan da bu hadiseleri araştırın, ille de ben haklıyım deyip durmayın!
Bakın ben Sünni?yim ama bu hadiselerde Ehl-i Beyt kaynaklarının ortaya koyduğu gerçekleri de kabul ediyorum ve alınması gereken dersleri çıkarıp en doğru olanı bulmaya çalışıyorum. Şimdi siz hidayette, ben sapık mı oldum?
Yazık çok yazık, bu davranışlarınızla bile Ehl-i Beyt düşmanlarının tavrını ortaya koyuyorsunuz?Belki farkındasınız, belki farkında değilsiniz?
Yüce Allah?tan hidayet talep etmekten başka ne yapabiliriz ki; Yunus?un dediği gibi; ?er kişi yarın hak divanda belli olur.?
UĞUR KEPEKÇİ