Bağımsız Türkiye Partisi 4. Olağan kongresinin ardından her göz gördüğünü, her gönül sezdiğini yazmaya söylemeye paylaşmaya devam ediyor. Şu bir gerçek ki toplumun bütün kesiminden aynı görüş ve aynı idraki beklemek zaten mümkün değildir. Ancak eleştiriler makul ve vicdan ölçülerinde olduğu taktirde kabul görür, haddi aşanlara da bazı uyarılarda bulunmak hakkımız olsa gerektir. Uyarıda da maksadımız o kişinin doğruyu bulmasında yardımcı olmaktır. Bu makalemizde iki farklı basın gurubundan iki farklı anlayışı aktaramaya çalışalım.
Kuzey ekspres gazetesi;Haydar Baş hoca sınıfı geçti de
ara başlığı altında şunları yazmış:
Bağımsız Türkiye Partisi kurucusu ve Genel Başkanı kısaca her şeyi olan Haydar Baş, son haftaların popüler isimlerinden. Her hafta yurdun başka köşesinde vatandaşla bütünleşiyor. Teknolojinin bütün nimetlerinden yararlanan Haydar hoca, gittiği her yerde de el üstünde tutuluyor.
Salonları tıka basa dolduran Haydar hoca Türkiyenin içinden geçtiği süreci, iktidarın tutumunu, enerji politikalarını masaya yatırıyor, milli ekonomi modeli ve kalkınma projelerini halka anlatıyor. Açıklamalarında geçmişle bugünü harmanlayarak sentez oluşturuyor ve söylediklerinde ki haklılık payıyla kendine avantaj sağlıyor.
Yöntemi basit ama çok etkili.! Her programını en az 5 televizyon uydudan yayınlıyor. Her programda halktan soru alınıyor ve çözüm projeleri sunuluyor. Her açıklamasında salonda büyük yankı uyandırıyor ve en önemlisi salonda bulunanların tamamı Haydar hocaya söz veriyor. Salonlarda en az 2 bin kişi var. Hocaya söz verdiklerine göre bir sonraki seçimde oy oranı Bağımsız Türkiye Partisinin ciddi şekilde artacağı yönünde olmasıdır... (kuzey ekspres)
Birde meseleyi farklı cepheden anlamaya çalışanlar yada ısrarla anlamamak diye bir derdi olanlar da var tabi ki
Takvim gazetesinden Mehmet Akarca 30 Mayıs 2010 da köşesinde
Ver Coşkuyu başlığı altında kendince bir bakış açısı sergilemiş:
Geçen Pazar günü, heyecan dolu, Coşku dolu bir Parti Kongresi izledik.
Yüzünde gülücüklerle Anons yapan TV'ciler...
Haber mi atladılar, önemsemediler mi bilmem!
Ama birçok farklı konuyu ekrana yansıtmadılar.
Bari biz girelim... ...
Telefonda bana Kongre Salonu'ndan haberi yazdıran muhabir arkadaşım Haktan'ın sesi, ortamdaki tezahürattan zor duyuluyordu!..
Hatta bir ara... Bazı TV'ciler gibi, coşkusundan ağlıyor mu?.. diye şüpheye düştüğüm bile oldu!.. ...
İlerleyen satırlarda Sayın Başın vaatlerinden bahsetmiş
Sonra da;
- Birkaç tane daha var...
- Yeter oğlum! Sen atla gel!..
Biraz fazla oldu. Tuhaf kaçacak!.. ...
Pazar günkü kongreye ilişkin ayrıntıları 'aynen' naklettim sizlere... ...
Geçen hafta sonunu, uçuk vaatlerle dolu geçirdik. Ama boş ver, çok da eğlendik!..Keşke, her hafta sonu böyle eğlenceler çıksa!.. demiş
Sayın Akarca eğer samimi bir gazeteci ise, Prof. Dr. Haydar Başın 7 uluslararası kongrede tartışılarak kabul gören, yüzlerce iktisat ilim ve fikir adamı profesörlerin altına imza attığı, dünyayı kurtaracak mahiyette gördüğü projeleri telefonla muhabirle değil de kaynağından okuyarak anlamaya çalışmasını tavsiye ederiz.
Böylece, bu kadar ilmi gerçeklere uçuk vaat terimi gibi uçuk ve basit bir cümle kullanarak kendileri gülünç duruma düşmemiş olurlar
UĞUR KEPEKÇİ