734 yıl önce, bugün dünyasını değiştiren, ölümünü kendi ifadesiyle düğün günü (şeb-i aruz) olarak tarif eden, yaşadığı hayatı; Hamdım, piştim, piştim şeklinde üç kelime ile özetleyen Hz. Mevlânayı rahmetle anıyor, Onun mânâ deryasından istifade etmeyi talep ediyoruz.
Hz. Mevlâna bir derya mukabilinde ilim ve irfana sahip olup, insanların ondan nasiplenmeleri de kendi idrakleri mertebesinde olmaktadır. Hz. Mevlâna bir ayna hükmündedir ki, Ona bakan kendini görür.
***
Ebû Hüreyrenin (ra) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resulullah Efendimiz (sav); Mümin müminin aynasıdır buyurmuşlardır (Ramuz el-hadis, sayfa: 230/sıra: 7). Yüce Peygamberimiz ashabı ile otururken içeriye Ebu Cehil gelir ve O Güzeller Güzeline; Ne kadar çirkinsin ey Muhammed diye hakarette bulunur. Peygamberimiz ona; Doğru söylüyorsun! diye karşılık verir. Az sonra Hz. Ebubekir içeri geldiğinde, Yâ Resulallah, ne kadar güzelsin diye hitapta bulunur. Peygamberimiz, Ona da; Doğru söylüyorsun! diye cevap verir.
Ashap sorar; Her ikisine de, doğru, dediniz. Nedir hikmeti? Peygamberimiz; Ben aynayım. Bana bakan kendini görür. İkisi de kendilerini görüp, gördüklerini söylediler buyurdular. Yani, Ebu Cehil kendi çirkinliğini, Hz. Ebubekir ise kendi güzelliğini Hz. Peygamberde seyretmişlerdi
Allaha yakınlık sağlamış hak dostları da birer Peygamber varisi olarak bugün işte bu ayna görevini görmekte, insanlar kendi değerleri nispetinde kamil insanlardan istifade etmektedirler. Bu manada Hz. Mevlana, gönül dünyamızda müstesna yeri olan, ömrünü Hak rızası istikametinde geçirmiş büyük bir velîdir
***
İnsanlara nefis terbiye ve tezkiye yoluyla ölmeden önce ölmenin sırrını gösteren Hz. Mevlana tasavvuf kültürümüze de yön vermiş bir insan-ı kâmildir. Ve fakat, hazine üzerinde oturan dilenciler misali, Ondan gerçek anlamda istifade edenlerin sayısı o kadar az ki
Kimi Onu bir hümanist sanır, kimilerine göre O bir semazen, kimilerine göre ise mistik hayat süren biridir Hz. Mevlana. Oysa ki, marifet nurunun aynası olan Hz. Mevlana bütün bu görüşlerden uzaktır. O, Hakka gerçek manada teslim olmuş kâmil bir kul idi. Bakınız, hakkında değişik yorumlar yapılacağını ve istismar edileceğini asırlar öncesinden nasıl keşfetmiştir:
Bu canım var oldukça ben Kur'ana tutsağım
Muhammed Mustafanın yolundaki toprağım
Benden başkaca bir söz nakledenler olursa
Hem onu söyleyenden, hem o sözden uzağım.
Hz. Mevlânaya bunun dışında yer arayanlar boşuna gayret içindedirler ve Onun mana zenginliğinden asla istifade edemeyeceklerdir.
UNESCO tarafında ilan edilen 2007 Mevlâna Yılı Ve Anma Törenleri, Hz. Mevlânanın fikir öğretisinden, ibadet ve itaatinden, gerçek kimliğini ön plana çıkarmaktan çok; hoşgörü çerçevesinde inanç turizmi ve sema gösterileri şeklinde geçti. Hz. Mevlananın; Gel, ne olursan ol yine gel çağrısı hiç olmazsa bu günlerde Onun fikirleri doğrultusunda dile getirilmeliydi. Ama olmadı..! Bu da bir nasip meselesi tabii.
Ne demişti Hz. Mevlâna; Can konağını aramadaysan, cansın. Bir lokma ekmek arıyorsan, ekmeksin. Şu nükteyi biliyorsan işi biliyorsun demektir: Neyi arıyorsan osun sen."
Uğur KEPEKÇİ