Bilgi hazinemiz yeni bir kavram kazandı hazmetme kapasitesi Ömrümüz oldukça, bizdeki Avrupa kafalılarda oldukça, daha çok saçmalıklarla karşılaşacağız herhalde
Hazmetme kapasitesi diye bir kavramı çoğumuz, ilk olarak duyduk. Bürükselden yapılan canlı yayınlarda Avrupalı dostlarımız(!) Türkiye ile aramızda hazmetme kapasiteleri ölçülmeli, diye sözler etmeye başladılar.
Efendim her ülke kendi menfaatleri adına bizi hazmedebilip, hazmedemeyeceğini ölçecekmiş(!)
Eğer iş buna kaldıysa; bizi kimsenin hazmedebileceğini kimse aklından geçirmesin.
Biz tarih yazmış, dünyaya medeniyet öğretmiş, çağlar açmış, çağlar kapatmış, aziz bir milletiz. Biz öğle kolay yutulacak lokma değiliz!
Müzakere tarihi verildi. Hakkımızda hayırlı olur mu? Elbette ki hayır! Zaten Avrupa bizim hakkımızda ne karar alırsa alsın, onlar bizim hayrımıza kararlar olmayacağı kesindir.
Gelelim bizim onları hazmede bilip edemeyeceğimize. Şahsen bizde onları hazmetmeye çok meraklı değiliz. Ne Dinleri, ne ahlakları, ne örfleri bize uymayan; tarihleri kan ve işgal kokan bu milletleri hazmedemeyiz.
Alınan müzakere tarihi çok uzun ve tehlikeli bir süreçtir. Ama Maalesef, alınan müzakere tarihi milletimize sanki zafermiş gibi sunulmaktadır. Bu vesile ile hükümet aleyhinde oluşmuş tepkiler azaltılmaya çalışılacak, hükümet kendini kahraman ilan edecek ama sakın ha sakın aldanmayın. AB bizi içine almış falan değil. Müzakere tarihi demek; bizim onları, onların bizi hazmedip hazmedemeyeceği, müzakere edilmeye başlanacakmış.
Gelelim müzakerenin ne demek olduğuna: şimdi her ülke kendi içinde birimler oluşturacak, her konu başlığını bizimle müzakere edecek. Her konu başlığı öncesinde, konulan şartların yerine getirilmesi istenecek. Sonra konular tartışılacak, bütün ülkelerle her konuda anlaşma sağlandıktan sonra, her ülke referandum yapacak. Yani kendi vatandaşına Türkleri aranızda görmek istiyor musunuz? diye soracak. Sadece bir ülkenin istememesi halinde sizi almıyoruz deyip yol gösterecekler.
Okumakta olduğunuz makalemi yazarken, biryandan televizyon seyrediyorum. Bizimkiler bayram ederken; Bürükselden bağlanan AB li parlamenterler hala zehir zemberek konuşmaya devam ediyorlar. Yabancı yorumcular tv de açıkça şu beyanlarda bulunuyorlar:
Müzakere tarihi verildi fakat müzakere ucu açık olacak, yıllar sürecek olan müzakereler neticesinde beklide Türkler kendiliğinden vazgeçip, biz üye olmak istemiyoruz deyip ayrılabilirler.
Müzakereler en az 10 yıl sürecek bir süreçtir. Sonunda alınıp alınmayacağınızın da garantisi yok
siyasileriniz halkına gerçekleri anlatmıyor. AB ye girince bütün hayatları değişecek, yemelerine, içmelerine, seyahatlerine varıncaya kadar karışılacak. Eğer halk bunları bilse beklide kendiliğinden vazgeçecek
Türk halkı için yeni bir dönem başladı. Önümüzdeki 10 yıl halk, AB ye çalışmalıdır.
Adamlar bize, si-zi-is-te-mi-yo-ruz diye açıkça söylüyorlar, biz hala anlamak istemiyorsak, ne yapsınlar. Ülke olarak bu kadar teslimiyetçi politikalarla işimiz bayağı zor olacağa benziyor.
Koca koca adamlar milletin gözüne bakarak yalan söylüyorlar. Ek protokolde bulunan tehlikeli maddeler, tv yorumcuları tarafından yorumlanırken; evet bu madde bizim için pekte iç açıcı değil ama gene de iyi yönden bakmakta fayda var diye konuşuyorlar. Yarabbi aklımıza sahip ol! Milletimiz bu medyadan haber alırsa, bu yorumculardan bilgi alırsa karanlıkta mumsuz yakalanmamız an meselesidir.
UĞUR KEPEKÇİ