AKP iktidarlarında eskiye nazaran kamuoyunda daha sıklıkta kullanılan ve vatandaşın ağzında sakız olan en popüler sözcükler; demokratik laik devlet, hukuk devleti, demokrasi, insan hakları olarak sıralanabilir. Hak arayanlar, hak çalanlar, kanundan yana olanlar, kanunları çiğneyenler; hemen herkesin kullandığı-sığındığı da bu terimler olmuştur. İlk sıralar bu terimlerin masumca amaçlar için kullanıldığı zannına kapılanlar, karamanın koyunu sonra çıkar oyunu misali, zaman geçtikçe milletimizin önüne kurulan sinsi tuzaklar olduğunu anlamaya başlamışlardır. Bu tuzakları anlamak konusunda şimdilik milletimiz pek de mahir sayılmamaktadır.
Çünkü millete rağmen; demokrasi ve hukuk ihlalleri hiç bu kadar sıklıkla yaşanmamıştı..!
***
İş o kadar çığırından çıktı ki; vatanın bölünmez bütünlüğünü parçalamak niyet ve gayretinde olanlar bile demokrasiden insan haklarından çekinmeden bahsedebilmekte, hukuk devletinin ilkeleri çiğnenmektedir.
Teröre ve terör örgütüne destek verdikleri açıkça meydana çıktığı iddia edilen, mecliste grubu bulunan bir parti hakkında kapatma davası açılmıştır. Açılan dava olumlu ya da olumsuz neticelenir, onu zaman gösterecektir. Neticeyi yargıya bırakmak lazımdır; eğer hukuktan bahsediyorsak!. Yargıya intikal eden bir davanın selameti için sıradan işlerde bile konuşma yasağı getirilirken, hukuk devletinin temsilcileri, şaşırtıcı konuşmalarla yargıyı etkilemek yoluna başvurmaktadırlar.
***
Şu ifadelere ibretle bakmanızı rica ediyorum değerli okurlar;
Başbakan R. T. Erdoğan; DTPyi kapatırsak dağa çıkarlar.
Adalet Bakanı M. Ali Şahin; DTPnin kapatılma davasından mutluluk duymadım.
Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk; DTP'yi mecliste muhafaza etmek demokrasi icabıdır"
Bu ifadeleri kullanan insanlara; Bu ülke, muz cumhuriyeti mi, yoksa Mustafa Kemal Atatürkün bizlere emanet ettiği demokratik laik hukuk devleti mi? diye sorsanız; mutlaka; hukuk devletidir derler.
***
Eğer bu ülkede hukuk olduğundan bahsediyorsanız, hukuk dışı hareket eden kim olursa olsun, ona hak ettiği cezayı gönül rahatlığıyla vermek lazımdır. Hukukun üstünlüğüne değer veren ecdadımız; şeriatın kestiği parmak acımaz demişler.
Şimdi ne yapalım yani, AB, ABD makamlarına yaranmak, onların takdirlerine mahzar olmak için devletin hukuk nizamını da; suçluları af etmek üzerine mi kuralım? Vatanın bölünmez bütünlüğüne kast edenleri, asker, sivil demeden, kundaktaki bebeklere varıncaya kadar katledenleri cezalandırmaktan vaz mı geçelim?
Birilerinin rahatı kaçacak diye, birileri dağa çıkacak diye, ya da batılı sahte dostlarımız istiyor diye; demokrasi, insan hakları, hukuk gibi terimleri, amaçları dışına çıkarıp haksızlık adına mı kullanalım?
***
Vah benim milletim ne günlere kaldık..! Kanunlar kanunsuzlara, hukuk hukuksuzlara çiğnetilmeye kalkışılıyor. Böylece vatan toprakları ayağımızın altından yavaş yavaş değil, alabildiğince hızla kayıyor.
Bu arada Abantta anayasa değişiklikleri hakkında yapılan toplantılarda yapılan konuşmalara bakılırsa; Anayasanın değişmezleri değiştirilmeli fikirleri seslendirilmeye başladı bile
İki olayı birleştirirseniz; kapatma davası açılan partiyi kapatmak şöyle dursun, İmralı sakinine meclis yolu bile açılabilir (dağa çıkmasın da mecliste kalsın denildiğine göre). Tabii ki, batılı dostlarımız, nasıl ve ne zaman emrederlerse (!)..
Bu kadar garabet yaşanırken; yetkili yetkisiz herkes şu soruyu kendine sormak zorundadır; Hukuk devletinin devamından yana mıyız?
Uğur KEPEKÇİ