Değerli dostlarım Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) bir deryadır.
Onu yazmak, Onu anmak, Onu sevmek, farklı bir duygu. Allah bizleri şefaatine
layık eylesin.
Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) doğumuyla, yaşantısıyla, hakka
vuslatıyla; sözüyle, fiiliyle her yönden örnek alınması gereken eşsiz bir
şahsiyettir.
Onun engin bir merhameti var. Sevenlerine muhabbeti var,
peygamberimizin yüce şefaatinin müjdesi var! Hakkımızdaki müjdeye sevinci var!
Bakınız Değerli Hocamız Prof. Dr. Haydar Baş, Onun hakkında
kaleme aldığı şaheserinde bu konuda neler yazmış:
Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Hüseyin (aleyhisselam)'ın şehit
olacağını ve çekeceği diğer musibet ve sıkıntıları kızı Hz. Fâtımâ
(aleyhisselam)'a haber verdiğinde Fâtımâ (aleyhisselam) çok ağladı ve şöyle
dedi:
“Bu sıkıntı ve musibetler ne zaman vukû bulacaktır?"
Peygamber (s.a.v.): "Ben, Sen ve Ali dünyada
olmadığımız bir zamanda" buyurdular.
Fâtımâ (aleyhisselam) bu sözü duyunca ağlaması daha da çoğaldı.
Sonra:
“Kim Hüseyin'ime ağlayacak ve O'nun için yas
tutacaktır" dediğinde de Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Fâtimâcığım! Ümmetimin kadınları, Ehl-i Beyt' imin
kadınlarına, erkekleri de erkeklerine ağlayacaklar. Her yıl O'nun yasını
yenileyecekler (canlandıracaklar), kıyamet günü olduğunda Sen kadınlara şefaat
edeceksin, Ben de erkeklere. Kim Hüseyin'in sıkıntı ve musibetine ağlamış
olursa, onun elini tutup cennete götüreceğiz.
Fâtımâcığım kıyamet günü Hüseyin’in musibetine ağlayan göz
dışında kalan gözler ağlayacaktır; o göz cennet nimetlerine ulaşmak için
gülecektir.”
Bir gün Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) Resûlullah (s.a.v.)'e
şöyle dedi:
“Babacığım, kıyamet günü Seni nerede ziyaret edeyim?"
Hz. Peygamber (s.a.v.), "Cennetin kapısının kenarında;
orada Hamd Sancağı Benim elimde olacak ve Ben ümmetime şefaat edeceğim.”
Hz. Fâtımâ (aleyhisselam): "Orada Seni mülakat
etmezsem, nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Kevser havuzunun başında
ümmetimi suyla doyurduğumla benimle görüş."
Hz. Fâtımâ (aleyhisselam): "Eğer orada görmezsem,
nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Sırat Köprüsü' nün yanında
durup; ‘Allah' ım! Ümmetimi esen kıl' dediğimde Beni mülakat et."
Hz. Fâtımâ (aleyhisselam): "Orada da ziyaret edemezsem,
nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Terazinin yanında; 'Allah’ım! Ümmetimi
esen kıl' dediğim zaman Beni mülakat et."
Hz. Fâtımâ (aleyhisselam): "Orada da mülakat etmek
mümkün olmazsa,
nasıl?"
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Beni, cehennemin yanında onun
alevini ve kıvılcımlarını ümmetimden uzaklaştırdığım zaman mülakat et."
Hz. Fâtımâ(aleyhisselam) bu haberden çok sevindi ve hoşnut
oldu.
Allah' ın selamı O'na, Babasına (s.a.v.), Eşine ve
Evlatlarına olsun.
Prof. Dr. Haydar Baş / Hz. Fâtımâ / sayfa 131-132).