Prof. Dr. Haydar Baş, Ehl-i Beyt’in takip edilmekten ve
onlara teslim olmaktan başka çaremizin olmadığını beyan sadedinde uluslararası
Ehl-i Beyt sempozyumunun kapanış konuşmasında şu tespitte bulunmuştu: "Ehl-i
Beyt, Kuran'ın aynası, Hazreti Fahri Alem Efendimizin Kur'an diyerek yaşadığı
aile hayatıdır. Özetlersek Ehli Beyt, Kur’an'ın Hz. Muhammed modelidir.
Bu Allah sevgisinin yaşanması, Allah korkusunun bir hayat
tarzı haline gelmesidir. Ehl-i Beyt imandır, Ehl-i Beyt itaattir, Ehl-i Beyt
teslimiyettir, vuslattır, haktır ve hakikattir. Mademki Ehl-i Beyt Kur’an'ın
yaşanan canlı peygamber örneğidir, o halde Ehl-i Beyt sabırdır, kanaattir,
tevekküldür, kulluktur, cehttir, gayrettir, himmettir, şefaattir. Hülasa Ehl-i
Beyt İslam'ın kâmil insan örneğidir. Bunun örneği Rahmetenlil Alemin olan
Peygamberdir. Sonra Hz. Ali'dir, Hz. Fatıma'dır, Hz. Hasan'dır, Hz.
Hüseyin'dir. Daha sonra da onların yaşam tarzını hayatına geçiren Ehl-i Beyt
soyundan gelen imamlardır. İmam Zeynel Abidin'dir, Muhammed Bakır'dır,
Caferrü's-Sadık'tır, İmam Musa Kazım'dır, İmam Aliyü'r-Rıza'dır, İmam-ı
Taki'dir, İmam-ı Naki'dir, İmam Hasanü'l-Asker'dir, İmam Muhammed Mehdi'dir. (Aleyhisselam).
Sonra bu sülbden, bu temiz yoldan gelen zevattır. Bu mübarek soyun anası Hz.
Fâtımâ ’dır. Bu sebeple Allah onu seçmiş sevmiş ve itaati mecbur kılmıştır.”
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, Hz. Fâtımâ şaheserinde de Onun
ne kadar mübarek bir şahsiyet olduğunu ve Onun seçilmişliğini şu ifadelerle
dile getirmiştir:
Resûlullah (s.a.v.) Ali (aleyhisselam)'a şöyle buyurdu:
“Sana verilmiş olan üç özellik var ki, onlar, senden başka
hiç kimseye, hatta bana bile verilmemiştir: Sen Benim gibi bir kayınpedere
sahipsin; benim böyle bir kayınpederim yoktur. Fâtımâ gibi sıddıka eşin var, benim
eşim (fazilet yönünden) O'nun gibi değildir. Senin sülbünden Hasan ve Hüseyin
gibi çocuklar vücuda gelmiştir. Benim böyle çocuklarım yoktur ama Siz
Bendensiniz Ben de Sizdenim.”
Hz. Ali (aleyhisselam), Hz. Fâtımâ (aleyhisselam)'dan şöyle
rivayet eder:
Resûlullah bana dedi ki: “Ey Fâtımâ! Kim sana salavat getirirse,
Allah onu bağışlar ve cennette nerede olursam olayım, onu bana
kavuşturur."
Peygamberimiz Resulü Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
“Fâtımâ’ nın sevgisi yüz yerde insana yarayacaktır; onların en
kolayı ölüm, kabir, mizan, sırat ve hesaptır. Öyleyse kızım kimden razı olursa,
ben de razı olurum; ben kimden razı olursam, Allah da ondan razı olur; Fâtımâ
‘nın razı olmadığı kimseden Ben de razı değilim, Benim razım olmadığım kimseden
Allah’u Teala da razı değildir. O halde Fâtımâ ‘ya, eşi Ali'ye ve onların soy
ve sevenlerine zulmedenlere yazıklar olsun."
Hz. Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“Eğer iyilik ve güzellik bir şahıs olmak isteseydi, o
mutlaka Fâtımâ olurdu; oysa Fâtımâ ondan daha üstündür. Kızım Fâtımâ soy, yücelik,
keramet ve bağış bakımından yeryüzündeki insanların en üstünüdür." (Prof.
Dr. Haydar Baş / Hz. Fâtımâ /Genişletilmiş 2. Baskı / Sayfa 103)
Allah, Onun şefaatine, bizleri layık kılsın. Onunla ve nesli
pak, Ehli Beyt soyuyla cennete birlikte olmayı nasip eylesin. Âmin.
Uğur Kepekçi