Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz; Para politikasındaki sıkı duruşun özel tüketimi etkilemeye önümüzdeki dönemde de devam edeceğini ifade ederek yaşanacak sıkıntıların sinyalini vermiştir.
***
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Başın ülke ve dünya ekonomisine ve siyasetine getirdiği farklı ve haklı yorumlarını sürekli takip ettiğimiz için gerek siyasi, gerek ekonomi hareketlerini bir adım önden takip ettiğimizi söylemek abartılı bir tespit değildir.
Sayın Baş; AKP iktidarının ekonomide uyguladığı sıkı para politikasının vatandaşı açlığa, işsizliğe yoksulluğa sevk edeceğini senelerdir söylemektedir. Ve söylenenler de çıkmaktadır. BTP Lideri Sayın Baş, tüketim eksenli olarak hazırladığı Milli Ekonomi Modeli ile emisyonun artırılarak tüketiciyi destekleyen, tüketimle de üretimin tetiklenerek emme basma tulumba gibi ekonomik dengelerin sağlanacağını, böylece de sosyal adaletin gerçekleşeceğini sürekli savunmaktadır. Bunun dışında tüm yoların çıkmaz sokak olduğunu dünyanın girdiği ekonomik durgunluk göstermiştir
***
Esnafla sıkı bir temas içinde olduğumuz için, yaptığımız ziyaretlerde hallerini çok yakından takip edebilme şansımız olmaktadır. Vatandaşın cebinde para olmayınca, alışverişi etkilediğini, bunun da toplumun her kesimini etkilediğini görmekteyiz. Vatandaş manzaralarıyla bu durum herkesin malumu ama yaşanan örnekler giderek daha da vahim bir vaziyet almaktadır. Son bir gün içerisinde yaşadıklarımı aktarayım;
Ayakkabı tamircisine ayakkabımı tamir için uğradım. Bu arada öğle saati olduğundan çırak bir ekmek arası dürüm getirdi. Başladı beklemeye, usta soruyor; para mı bekliyorsun, borcumuz ne kadar? çırak ; evet, 1,5 ytl usta kırık çekmeceyi karıştırıyor. Utangaç bir tavırla; sen git ben yollarım.
İşler nasıl diye usta diye sordum. Bir dokun bin ah işit derler ya, başladı; valla ağabey günün şu saati olmuş siftah yok, ben senelerdir bu işi yaparım ve gördüğün gibi caddenin de işlek yerindeyiz. Adam ayakkabısını tamir ettirmez mi yahu? Bizim işimiz ölmez bir iş, çünkü tamirciyiz. Zaten vatandaşın yeni ayakkabı almaya gücü yok, tamir de mi yaptırmaz?
Biz de; Eee usta para olmazsa vatandaş ne yapsın demekten başka söyleyecek bir söz bulamadık.
Sürekli yolumuzun üstündeki çaycı arkadaşa uğradık, baktım ki eli yüzünde oturuyor. Sordum; ne o İsa usta moralin mi bozuk, yoksa hasta mısın?. Yok be hocam keşke iş olsaydı da bende hasta olsaydım ben evelallah hasta halimle gene çalışırım, yeter ki iş olsun, durgunluğum işsizliktendir. Millet çay içmeyi de terk etti. Haftada sattığımız çay oranı yarıya düştü. 2 ortak iki çırak ne yapacağız şaşırdık. Akşama kadar ayak üstü çalışıyoruz ama nafile. Biz de ayakkabıcıya söylediğimiz sözü çaycı İsaya da söylüyoruz; Eee usta para olmazsa vatandaş ne yapsın.
***
Yaşanan son olaylar ve meydana çıkan veriler gösteriyor ki; ekonominin iyiye gittiğini söylemek bu zamanın en büyük gafı niteliğindedir. Bu güne kadar farklı teknikler uygulanarak vatandaşın gözünden saklanan ekonomideki sapmalar, nihayet rakamlara da yansımaya başladı. Yani mızrak çuvala gizlenmez atasözü tecelli etmeye başladı.
Hükümet ekonominin rakamlarıyla oynaya dursun, vatandaş bitme noktasına gelmiştir. Çöken sadece ekonomi değil, insanların gelecekten umutları da tükenmektedir. Yani uzun sözün kısası insanın bizatihi kendisi çöküntüdedir. Vatandaşı yöneten hüküm sahiplerine, Şeyh Edebalinin Osman Gaziye yaptığı nasihati hatırlatarak yazımızı bitirelim; Mülkiyet, saltanat sende diye insanları hor görme. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.
UĞUR KEPEKÇİ