Bu konuda söylenecek ve yazılacak çok şey vardır ancak biz temel hatlarıyla çözüme doğru yol almaya devam edelim
İnsanoğlunun davranışlarında rol oynayan, ilim-amel-hâl denkleminden, söz yada davranışın önce ilim olarak öğrenildiğinden, sonra kalpte yönü tayin edildiğinden, sonrasında da davranışa yansıyacağından bahsetmiştik.
İlim (bilgi) eğer kalpte yer edinememiş ise amel(davranış) olarak ortaya konamamaktadır. Bilgi-davranış arasındaki kopukluğa sebebiyet veren, bilginin kalpte yer edinememesidir ki buna da tasavvuf literatüründe hal denir. ("Hâl"; bilginin kalpte yerleşmesidir.)
Doğru yada yanlış her ne şekilde olursa olsun her davranışın kalp(gönül) boyutu vardır. Davranışların doğru olabilmesi için de mutlak manada kalp(gönül) meselesinin çözüme kavuşması, huzur bulması gerekmektedir.
Yüce peygamberimiz Hazreti Muhammed(sav) bu gerçeği dile getirmek için;
"İnsan vücudunda bir et parçası vardır o düzelirse bütün vücut düzelir, o bozuk olduğunda bütün vücut ifsat olur. İyi bilin ki, işte o et parçası kalptir" buyurmuştur.(Buhârî, İmân, 39; Müslim,Musâkât, 107)
Bu hadisi şeriften anlaşılmaktadır ki insan varlığında esas olan kalptir. Ve kalp vücudun padişahı niteliğindedir. O zaman kalp hakkında bilgi sahibi olmak lazımdır. Yoksa vücut ülkesi fesada uğrar. (burada bahsi olunan kalp; davranışlarımıza yön veren, Allahu Tealanın zatını, sıfatını bilmeye kabiliyet taşıyan inceliktir.)
Allaha kulluk adına yapılması istenilen her fiilin ve davranışın, kalple alakası vardır. Eğer işlenilen fiil kalbin iyi haline rastlarsa Salih amel, kötü haline rastlarsa da boş ve kütü amel sınıfına dâhil olur. Kalbin huzuru, ferdin huzurunu, ferdin huzuru da toplumun huzurunu temin edeceğinden, kalbin huzuru hakkındaki arayış çok önem arz etmektedir.
Bu konuda da bizleri yoktan var eden Yüce Allahın işaretlerine, buyruklarına müracaat etmemiz gerekmektedir. Rad suresi / 28. Ayeti Kerime de;
Onlar, inananlar ve kalpleri Allahı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allahı anmakla huzur bulur.
Allahı anmak; ister tasavvuf literatüründe anlaşıldığı gibi Allahın adını zikretmek olarak, ister Allahın emir ve yasaklarına uymak olarak, ister ibadet ve itaatlerin bütünü olarak algılansın, kalplerin Allahı anmak manasına gelen her şey ile huzur bulacağı bizatihi Yüce Allah tarafından beyan edilmiştir.
Gerçek bilgiye, doğru davranışa giden yolun yönü mademki kalpte tayin edilmekte ve kalpler de Allahın zikri ile huzur bulmakta ise başka arayışlar kuru bir emek değil de nedir?
UĞUR KEPEKÇİ