Muharrem ayı ile birlikte Müslümanların sinesine ok gibi saplanan; duyanın, okuyanın gönlünü pare pare eden Kerbela olayları, özellikle de Hazreti Hüseyin(ra) efendimizin yaşadığı zulüm ve işkence kıyamete kadar unutulacak cinsten değildir.
M.Asım Köksal merhumun Kerbela faciası adlı eserinde güzel bir ifade ile genel bir kanaat ortaya koymuştur; Kanâatimize göre, bu facianın belli başlı sorumluları; kendisinden başlıca İmam ve önder tanımadıklarını, yoluna baş koyduklarını ve her hususta Kendisine yar ve yardema(yardımcı) olacaklarını, ard arda gönderdikleri elçiler, yağdırdıkları mektuplarla bildirerek Hz. Hüseyin'i Küfeye ısrarla davet ettikten sonra, İbn-i Ziyad'a harar ve çuvallar dolusuna satılıp Hz. Hüseyin'den yüz çeviren ve bu ihanetleri yetmiyormuş gibi, Onu, Kerbelâ'da kuşatarak şehit eden ve ettiren Küfe Eşrafıdır. Yani dünya menfaati için satılmışlığın ve kalleşliğin son noktası(!)
Hz. Hüseyin, her yönüyle örnek bir insandı, örnek bir Müslümandı. Hz. Hüseyin kendine biçilen ömür sermayesini Allahın istediği şekilde yaşamış, Peygamber efendimizin övgüsüne mashar olmuştur. ''Hüseyin Bendendir ve Ben Hüseyin'denim, Hasan ve Hüseyin Cennet Gençlerinin efendileridir sözleri onun ve mübarek kardeşi Hz.Hasan efendimiz için söylenmiştir.
Tarihte olmuş olayların tarafları Allah(cc) huzurunda hesap vermekten asla kurtulamayacaktır. Bize düşen buradan çıkarılması gereken derslerdir. Biz onun ahlaki özelliklerinden bahsederek onun yüce şefaatinden nasiptar olmanın yoluna bakmalıyız.
İşte Onun hayatından kesitler;
İbn-i Şehraşub Menakıb kitabında Ruhayniden şöyle nakl ediyor:
İmam Hasan ve İmam Hüseyin (alehimes selam) abdest almakla meşgul olan yaşlı bir adamın yanından geçerken onun doğru abdest almadığını gördüler, onu rahatsız olmayacak bir şekilde hidayet etmek için abdest konusunda tartışmaya başladılar, onlardan her biri diğerine; senin abdest alman doğru değildir diyordu. Yaşlı adama: Kimin doğru abdest aldığına sen karar ver deyip abdest almaya başladılar. Hangimizin abdesti daha doğrudur? dediklerinde yaşlı adam şöyle dedi: Sizin ikiniz de güzel abdest aldınız, ama bu cahil ve yaşlı kişi doğru abdest almadı. Böylece yaşlı adam rahatsız olmaksızın doğru abdest almayı öğrenmiş oldu.
İbn-i Asakir, Tarih-i Dimaşk kitabında şöyle naklediyor: Bir gün İmam Hüseyin (a.s), abalarını yere sermiş kuru ekmek yemekle meşgul olan bir grup fakir ve yoksulların yanından geçerken İmamı yemeğe davet ettiler. İmam (a.s) atından inip; Allah mütekebbirleri sevmez buyurup onlarla yemek yemeğe meşgul oldu.
Sonra onlara; Ben sizin davetinizi kabul ettiğim gibi siz de benim davetimi kabul edin buyurdu. Onlar da bu daveti kabul ettiler. İmam (a.s) onları evine götürüp cariyesi Rubaba şöyle dedi: Azık olarak topladığın şeyleri misafirlere getir. İmam (a.s) onları iyice ağırladıktan sonra bir takım hediyelerle onları uğurladı.
Hz. Hüseyin efendimizin, Küfeye gitmesine engel olmak isteyenlerin hepsine söylediği tek söz;
Küfeliler, bana yazdılar. Hak ve gerçek yolun alâmet ve belirtilerini diriltmek, bid'at ve dalâletleri yok etmek üzere yanlarına gelmemi istediler
Aslında Hz. Hüseyin küfelilerin onu öldürmeye yelteneceklerini biliyordu. O gelecek nesillere bir duruş sergilemek, hak olan davanın mutlak şekilde fedakarlıklara göğüs germekle savunulacağını ispat etmek istiyordu. Evet onun duruşu sonraki nesillere örnek olmuştur. Asırlar sonra bile onun duruşundan bahisle hüseyni duruş tabirini kullanıyoruz.
Dünya durdukça Hüseyni duruş sahipleri de olacak, kendini dünya menfaatine satan alçaklar da(!) Bize düşen şehit kanlarıyla sulanan kutsal vatan topraklarını hüseyni bir duruşla korumak ve kollamak olmalıdır. Bence Kerbeladan millet olarak çıkarmamız gereken derslerden biri bu olmalıdır. Başta Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimiz olmak üzere Kerbela ve vatan şehitlerini rahmetle anıyoruz.
UĞUR KEPEKÇİ