Yıllar önce başlatılan PKK isyanlarının parola sözcüğü; Kürt sorunudur. Bu isyanla birlikte etnik kökeni Kürt olan kardeşlerimizi aldatmakla gençleri dağa çıkartmakla halkımıza kardeşkanı döktürüldü. Bu hareketin fikir babası ve destekçisi ABD ve diğer küresel şer güçlerdir. Gayeleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin milli ve dini bütünlüğünü parçalamaktır.
Ayrışma-çatışma süreci maalesef en dini ve en milli görünen siyasetçilerin iktidar olduğu ortamlarda hız kazandı. Eskiden PKK lideri Abdullah Öcalan Kürt sorunundan bahsederken devletimizin idarecileri bunu kabul etmezdi.
Arada bir bazıları 'Kürt sorunu vardır' dese de bunu sadece PKK ile bağı olanlar desteklerdi.
AKP iktidarları dönemiyle birlikte çözüm süreci adı altında yapılan çalışmalarla farklı kesimlerden de 'Kürt sorunu vardır' çıkışları başladı. 2013 yılında Akil İnsanlar Heyeti diye bir sivil oluşum başlatıldı. Bu heyetin çalışmalarıyla birlikte 'Kürt sorunu vardır' söylemi daha da arttı.
Çözüm süreciyle birlikte teröristler davul zurnayla karşılanarak iktidar eliyle dağdan şehre indirildi. Çadır mahkemelerinde dünyada eşi benzeri görülmeyen yargılanmalarla teröristlerin çoğu temize çıkartıldı. Terör örgütü güç kazandı, kanlı eylemler daha da arttı. Çözüm Süreci rafa kalkmış gibi gösterilerek bir deccal oyunu oynandı.
Ekim 2024 de birileri bırakın 'Kürt sorunu var' demeyi PKK liderini İmralı'dan örgütü lağvetmek şartıyla mecliste konuşmaya çağırdı. Hemen ardından mecliste bu söylemlere destek adına muhalefet, iktidar yarışı başladı. Ne acıdır ki dün PKK'nın 'Kürt sorunu vardır' söylemi artık milli meclis çatısı altında da dillendirilmeye başladı.
Anlaşılan odur ki çözüm süreci kapalı kapılar arkasından gün yüzüne çıkartılmaya başlandı.
29 Ekim de Cumhuriyetin 101. Yıldönümünde İstanbul Bakırköy'de Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) organize ettiği Cumhuriyet Şöleni'nde Genel Başkan Av. Hüseyin Baş tarihi bir konuşma yaparak malum durumu değerlendirdi:
'Kavramsal olarak Kürt sorunu diye bir ifade olamaz'
Neymiş, Kürt sorunu varmış! Ana muhalefet de 'Kürt sorunu yok dersen Türkiye'yi 50 sene geriye götürürsün' diyor. Kardeşim 'Kürt sorunu var' dersen Türkiye'yi 150 yıl geri götürürsün. Kürt sorunu var demek Türkiye'yi 150 yıl geri götürmek demektir. Bakın kavramsal olarak böyle bir ifade olamaz. Biz bunu Bağımsız Türkiye Partisi olarak reddediyoruz. Kavramsal olarak Kürt sorunu diye bir ifade olamaz. Bir kere Kürt sorunu demekle bizim Kürt kardeşlerimizi de kandırıyorlar. Kürt sorunu demek Kürt'e atfedilen bir ifade değil, Kürt sorunu Kürt'ün dışındakilere atfedilen bir sorun. Yani geliyorsun Laz'a, Çerkez'e, Arnavut'a, Türk'e, Boşnak'a diyorsun ki; Kürt sorunu var... Bu, bu anlama gelmiyor mu?
'Bu ülkede Kürt sorunu yok, iktidar ve muhalefet sorunu var'
Bana, 'Kürt kardeşlerimizin bazı sorunları var' de. Kürtlerin eğitim sorunu var, ekonomi sorunu var, emeklilerinin maaş sorunu var, asgari ücretinin düşüklüğü sorunu var, yeraltı kaynaklarının, altınının, petrolünün, borunun, alüminyumunun, doğalgazının yabancıya peşkeş çekilme sorunu var, tarım yapanının ürettiği ürünü bedavaya sokağa dökme sorunu var ama bu sorun Kürtlerimizin sorunu değil, bu sorun iktidarın sorunudur. Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, bu ülkede iktidar sorunu vardır, bu ülkede muhalefet sorunu vardır."
Aslan yürekli BTP lideri Sayın Hüseyin Baş'ın bu tespiti gerçekten de çok önemli bir tespittir. Sayın Hüseyin Baş büyük bir cesaretle gerçekleri haykırmaya devam ediyor.