Bağımsız Türkiye sevdasına gönül vermiş 2. Kuva-yı Milliye neferleri izlenen faaliyetler kapsamında yapılan çalışmalara son sürat devam etmektedirler.
Bu hafta sonu, Akdeniz bölgesinde yapılan çalışmalara katılmak üzere Adananın şirin bir kıyı ilçesi olan Karataştaydık
Emektar Ertuğrul Bey, Karataş sakinlerinden Soner, Polat ve Mehmet adlı delikanlılarla, daha sonrada gençlerin akrabalarının eşlik ettiği güzel bir çalışma yapıldı.
Karataş, bir deniz kıyı beldesi olması dolayısıyla denizden ve narenciyeden ekmek yiyen, Arap-Türk, Alevi-Sünni kökenli vatandaşlarımızın mesken tuttuğu şirin bir ilçedir. Karataşlı vatandaşların; gayet sıcak, misafirperver, dejenere olmamış, etnik tahriklere ve kışkırtmalara asla kapılmamış, yan yana, gönül gönüle, can cana yaşamayı tercih etmiş insanlar olduklarına şahit oldum. Etnik farklılıklarını öne çıkarıp, üzerlerinde bölünmenin parçalanmanın adeta provası yapılan bazı vatandaşlarımızın Karataşlı vatandaşlarımızdan alacakları çok ders olduğu kanaatini taşıyorum!
Vatanı olmayanın hiçbir şeyi olmaz
Çalışma sırasında tanıştığımız ve milli duygularına hayran olduğum, kendisi Arap olan Balıkçı Ozan efendinin anlattıklarını paylaşmak istiyorum:
Ben yedi yıl yurt dışında çalıştım. Vatan ve bayrak hasretine dayanamadım ve ülkeme döndüm. Size abartı gelecek belki ama Türk bayrağını görünce kendimi kalın bir duvara yaslanmış, arkasını sağlama almış bir adam olarak hissediyorum. Geçen yıllara göre ülkede işler iyi gitmiyor, vatanımızı bölmeye çalışanlar çok yoğun çalışıyor. Burada bile senelerdir birlikte yaşadığımız kardeşlerimizle aramızı bölmeye çalışıyorlar ama buna muvaffak olamayacaklar. Geçenlerde burada bir ekip anket yapıyordu. Bana da soru yönelttiler. Birkaç sorunun içinde en fazla dikkatimi çeken ve kafamın tasını attıran bir soru şuydu; Uğruna ölebileceğiniz değerler nelerdir?. Şıkların içinde, para, şöhret, namus, şan, şöhret v.s. vardı... Dikkatimi çekti ve sordum; bu şıkların içinde bir eksiğiniz var. Uğruna ölebileceğim vatan tercihi yoktur. Hâlbuki vatanı olmayanın hiçbir şeyi olmaz. Asıl uğruna öleceğim vatandır. Siz nasıl olurda vatan şıkkını eklememişsiniz diye kızdım! Anketçiler hızla yanımdan uzaklaştılar. Bakınız, sinsi bir şekilde vatandaşın gündeminden vatan kavramını çıkarmaya çalışıyorlar. Sizi bize Allah gönderdi, bizim en fazla muhtaç olduğumuz vatana-bayrağa sahip çıkacak kadrolarla bütünleşmektir. Size müteşekkiriz, kimse buralarda böyle bir çalışma yapmadı. Bundan sonra bu mücadelede bizde sonuna kadar Haydar Hocamızın yanında yer alacağız.
Güneş ufuktan şimdi doğar
Bize mihmandarlık eden Murat Beyin, deniz kıyısında sohbet ederken bizleri can kulağıyla dinleyen Balıkçı Menderesin, Lokantacı Levent beyin, dükkânında bizi ağırlayıp dikkatle dinleyip; Bize düşen her görevde biz de varız diyen Gemi Ustası Demirci Yunus ve dükkân komşularının gözlerindeki heyecan görmeye değerdi.
Gelelim Hasan beye, bizim Karataşa geldiğimizi duyar duymaz atlamış arabasına süratle geldi ve arabadan iner inmez dükkâna koşarak girdi. Boynumuza sarıldı;
Ben sizin yolunuzu dört gözle bekliyordum. Ama size nasıl ne zaman ulaşacağımı bilemiyordum. Nasip bugüneymiş
Siz; Bu vatan bizimdir bizim kalacak diye haykıran, milletimize milli bir heyecan aşılayan Sayın Profesör Doktor Haydar Baş Hocamızın elçilerisiniz, başımın üstünde yeriniz var, hoş geldiniz sefa getirdiniz. Benim bir kıraathanem var, orada sayın Hocamızın sohbet miting ya da salon programları olduğu zaman gençleri topluyorum dikkatle izlettiriyorum. Kıraathanemi bundan sonra Bağımsız Türkiye hareketine mekân olarak tahsis ediyorum ve Sayın Hocamızı davet ediyoruz.
Şuna iman ettim ki; bu vatan üzerinde ne kadar sinsi oyunlar oynanırsa oynansın, bu millet asla ve asla bölünmeyecek, parçalanmayacak, bağımsız olarak ve kardeşçe ilelebet yaşayacaktır. Haydi, ne duruyorsunuz; Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar, güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar
UĞUR KEPEKÇİ