Türk siyaseti AB macerasına çıktığı günden bu yana milletiyle adeta alay eder bir tavır sergilemektedir.
Girmeye çalıştıkları toplulukla fikir ve kültür farkının olduğunu bildikleri halde, yıllardır tek taraflı aşk ilan edercesine karşılıksız bir aşk uğruna geleceğimizle oynanmaktadırlar.
Siyasilerimizin hali şu iki atasözünü çağrıştırıyor: Biri “aç tavuk kendini darı (mısır) ambarında görürmüş” Diğeri de “kendi kendine gelin güveyi olmak”
AB üyeleri her fırsatta “sizi almayacağız” dediği halde. Her şeyden önemlisi Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın senelerdir savunduğu “bizi AB’ye almazlar.” Öngörüsü önümüzde durmasına rağmen…
Sayın Prof. Dr. Haydar Baş, AB’nin Ortak Para Birimi Euro’ya geçtiğini ilan ettiği 2000 senesinde Euro’ya geçişin akşamında Berlin’de “bu durum ‘AB’de sonun başlangıcıdır’ diyerek, ‘AB dağılmaya mahkûmdur. 15 sene içinde dağılacaktır” öngörüsünde bulunmuştu. Ben şahsen bu öngörülere rağmen, bizdeki aymazların hala AB ye girme hesapları yapıyor olmasının yorumunu yapmakta zorlanıyorum.
AB’ye üye devletler içindeki AB karşıtı muhalefet başarı üstüne başarı kazanıyor. Euro’dan vazgeçilmesini savunuyor. AB’nin dağılma sürecine doğru süratle gittiğini görüyoruz. Buna rağmen hala AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yeni eylem planlarının başlatılacağını savunuyor. Türkiye'nin AB sürecine ivme kazandırmak istediklerini belirtiyor. "2014 yılının Avrupa Birliği yılı olması için her türlü çabayı sarf ediyoruz. 2014 yılına hem diplomatik atakla hem de reformlarla başladık.” Diyor.
AB’yi savunan siyasiler ya akıl tutulması yaşamakta ya da milletle dalga geçmektedirler.
İnsan şöyle bir düşünüyor: Akıllı bir yatırımcı hiçbir zaman riskli bölgeye yatırım, yerleşim ve yaşam alanları yapmaz. İş AB ye gelince, en riskli olan bu bölgeye Türk milletinin geleceğini inşa etmeye kalkışıyorlar.
AB sevdalısı siyasilere sormak gerekiyor: Gözünüz görmüyor mu? AB batıyor, üye ülkelerde bile aykırı sesler yükseliyor. Euro’dan vazgeçmeye hazırlanıyor. Siz hala AB AB diye sayıklıyorsunuz.
AB sevdasıyla akıl tutulması yaşayan siyasilere, millet olarak seçim sandıklarında güçlü bir şamar atmak zamanı geldi, geçti bile. Gerek sivil toplum örgütleri, gerek milletimiz AB konusunda gerçeği bir an önce görmeli ve hukuki yollarla hükümete gereken dersi vermelidir. Aksi halde millet olarak deprem riski taşıyan bölgede yok olmaya mahkûm olacağız.
Uğur Kepekçi / 1 Haziran 2014