Şimdi gelelim Allaha(cc) haşa mekân tahsis edildiği iddiasına
Konu ile alakalı uzmanların bilgileri aktararak, cevap verelim; Cenab-ı Hakkın elbette mekânı yoktur. O mekânın mekânı zamanın zamanıdır. Durum bu olunca, zamandan ve mekândan münezzeh olup, her an hazır ve nazırdır. O halde, Cenab-ı Vacbul- Vücudsuz bir mekân ve zaman da tahayyül edilemez. Ancak Cenab-ı Hak, her yerde her zaman, dilediği şekilde tecelli eder, kendini müşahede ettirir. Ona mahsus bir mekânın olduğunu değil, yukarıda belirttiğimiz ölçülerde olduğu gibi, sadece o mekânda varlığını tecelli ile izhar etmesidir. Mesela, Hz. Musaya Tur dağında, dağdan tecelli edip onunla konuşması, Cenab-ı Hakkın tecellisi için bir mekân seçmesi, Ona bir mekân tayin ve tahsis etmeye sebep olmaz. Hal böyle olunca; Miraçdaki tecelli ile Fahr-i Kâinatın Cenab-ı Hak ile konuşmasında da Allah(cc) için mekân tahsisi söz konusu değildir.(Rahmetenlilalemin cilt 1/ sayfa 218/ Prof. Dr. Haydar Baş)
***
Mirac hadisesi hakkında bilerek yada bilmeyerek yapılan diğer bir yanlış da Miracın bedenen değil de ruhen olduğu iddiasıdır. Bu iddia asla doğru değildir. Mirac bedenen gerçekleşmiş fiili bir olaydır. Ve Peygamberimize mahsus bir mucizedir.
Miracın ruhen ve bedenen cereyan ettiği konusunda tereddütleri ortadan kaldırmak için Prof. Dr. Haydar Baş Beyin Rahmetenlilalemin adlı eserindeki tespitlerini aktarmaya devam edelim;
Gecenin sadece bir bölümünde meydana gelen Mirac mucizesi, Peygamberimiz uyanık bir halde bedenen ve ruhen gerçekleşmiştir. Ekser ulema bu görüştedir.
Çünkü Resulullah(sav), Miracın sabahında Miracı haber verince, müşrikler Resulullaha tan(kötülemek, dil uzatmak) etmeyi fırsat addederek tekzibe(yalanlamaya) kalkıştılar. Ve birbirlerine koştular. Yeni Müslüman olmuş bazı kimselerin kalbini çeldiler, irtidadına sebep oldular. Eğer rüya olmuş olsaydı, yani sadece ruhun Miracı olmuş olsaydı hiç kimsenin itirazına hedef olmazdı. Çünkü rüyada herkes gezebilir ve uyanık iken hafsala-i beşerin(insan aklının) kabul etmeyeceği garibeler seyredebilir. Şu halde, Resulullahın Miracı uyanık halde cesediyle beraber vaki olmuştur ki, müşriklerin akılları yetmediğinden itiraz ve inkâra kalkışmışlardır.
Diğer taraftan; eğer Mirac rüya olsaydı, mucize denmezdi. Hazreti Peygamberin diğer Peygamberlere fazileti iki hususta özetlenir. Biri dünyada Mirac ile, diğeri ise ahirette şefaat ile dir. Zira nübüvvet, kitap ve şeriat diğer peygamberlere de verilmiştir. Mirac ve şefaat sadece hazreti Peygambere mahsustur.
Hem; kâfirler, Beytül-Mukaddesten nişan sordular. Eğer rüyada vaki olsaydı, Ondan nişan istemezlerdi. Neticede kâfirler, Miracı inkâr etmişlerdir. Bu tarihi bir vakıadır. Rüyada gördüm deseydi, kimse inkâr etmeye yeltenmezlerdi bile .Zira bunlar, rüyada mümkün olan şeylerdir.(Rahmetenlilalemin 1 cilt/ sayfa 219/ Prof. Dr. Haydar Baş)
***
Her şeyi akıl süzgecinden geçirmeye çalışanların, aklıyla anlamaya çalışanların, hele de imandan nasibi olmayanların; Allahın(cc) kudreti sayesinde gerçekleşen mucize mukabilindeki olayları anlayabilmelerini beklemek imkânsızdır.
Mirac mucizesi dün olduğu gibi bugün ve yarın insanlığın iman sınavı olmaya devam edecektir. Ne mutlu Allahın kudreti karşısında aklının sınırlarının bittiği noktadan sonra da iman edip, hüsnü edep gösterenlere. Selam olsun O dediyse doğrudur diyen Sıdık-ı Ekbere..!
UĞUR KEPEKÇİ