Köy ziyaretlerinde sıcak ve karşılıklı diyaloglar gerçekleşti. Köylü vatandaşlar seçim çalışmaları dışında ilk defa bir genel başkanla yan yana oturup, ülke meselelerini yakından tartışma zevkini yaşadılar. Bir alevi vatandaş; Sayın hocam bu güne kadar siyasiler bizi sadece seçim zamanı ziyaret ettiler, oylarımızı almak için sahte sözler verdiler, sonrada yanımıza bile uğramadılar. Biz sürekli istismar edilen bir topluluğuz. Lütfen siz bu istismarın önüne geçiniz. Siz bize sahip çıkın, bizde size sahip çıkalım. Deyince, Sayın Baş; Siyasilerin görevi vatandaşın inanç özgürlüğünü teminat altına almaktır. Sizin derdinizi ben çözeceğim. Oy zamanı geldiğinde sarmaş dolaş olurlar. Peki, güzel de senin hizmetin neden sadece bir tarafa da hepsine değil? Ben şahit olun ki ve Allah da şahittir ki, şu ülkede yaşayan tüm Müslüman kardeşlerimin hizmetine amade olacağım. Onların ihtiyaçlarını gidereceğim. Kimsenin bundan kuşkusu olmasın. Her türlü inancı koruyacağız. Can emniyetimizi, mal emniyetimizi, namus emniyetimizi, din ve vicdan emniyetimizi ve eğitim hakkımızı yeminle konuşuyorum ben koruyacağım.
Sayın Baş, sözlerine çok çarpıcı şu ifadelerle devam ettiler;
Eski kiliseleri tamir ediyorlar. Diyorum ki, tamam güzel kardeşim de benim Türkiyede Alevi vatandaşlarım var. Bunlar Müslüman. Bunların cem evleri var. Bunların oturdukları mekânlar var. Niye siz bunlara maaş vermiyorsunuz, oraya bakım ücreti tahsis etmiyorsunuz? Bu diyor Alevi.. Tamam öteki Hıristiyan, bu Alevi Müslüman. Hz. Aliyi çok sevdiği için adına Alevi dendi. Alevi kimdir? Aliyi en fazla seven insandır. Elin oğluna kilise açıyorsun, harabelerini imar ediyorsun milyar dolarlar harcıyorsun ona bir kuruş vermiyorsun. Şimdi bunlara ders verme zamanı gelmedi mi arkadaşlar? Bu ifadeler, Alevi vatandaşlar arsında sevinç coşkusu yaşanmasına sebep oldu
Bu ifadelerden sonra memnuniyetini dile getiren alevi kanaat önderleri adına bir açıklama yapan Hasan Hüseyin Efendi; Bu insan yoruluyor. Gayret ediyor. Bakın medya yazmıyor, televizyonlar çıkarmıyor. Bakın Hazreti Peygamber bir konuşma yapacağı zaman kimse onu görmesin, kimse onun sesini duymasın diye etrafını sarıyorlardı. Hepimiz Prof. Dr. Haydar Başa sahip çıkalım. Hocam bizim canımızdır. İfadelerini dile getirdiler.
Ankara ve sözüm ona ülkenin aydınları(!) görmemeye, anlamamaya, devam edegörsün; Onu görenler görüyor, anlayanlar anlıyor.
Ne diyelim; Görelim Mevlam ne eyler, neylerse güzel eyler
UĞUR KEPEKÇİ