Hz. Peygamber öfkeyi yenmenin faziletleri hakkında şöyle buyurmuştur:
Allah öfkesini frenleyen bir kimseye azabını durdurur. Rabbine mazeretini arz eden bir kimsenin özrünü Allah Teâlâ kabul eder. Kim dilini korursa Allah onun çirkin taraflarını örter (Taberânî, Beyhâkî)
***
Sizin en pehlivanınız ve en erkeğiniz o kimsedir ki öfkelendiği zaman nefsine hâkim olur! Sizin en hâliminiz, düşmanından intikam alma imkânı olduğu halde onu affeden kimsedir.(İbn Ebî Dünya, Beyhâkî)
Öfkesinin gereğini yerine getirme imkânı varken bundan vazgeçen kimsenin kalbini Allah Teâlâ kıyamet gününde rızasıyla doldurur.(İbn Ebi Dünya, Ebu Dâvud). Bir rivayette O kimsenin kalbini Allah emniyet ve iman ile doldurur diye vârid olmuştur.
***
İbn Ömer Hz. Peygamberin şöyle dediğini rivayet eder: Allah rızası için öfkesini yutmaktan, ecir bakımından daha büyük bir şey yoktur ki kul onu yapsın (İbn Mâce). İbn Abbas Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet eder: Kesinlikle (bilinsin ki) cehennemin bir kapısı vardır. O kapıdan ancak Allah'a isyan etmek suretiyle öfkesine uyup gönlünü rahat ettiren bir kimse girer.
Allah nezdinde kulun öfkesini yutmasından daha sevimli hiçbir şey yoktur. Kul öfkesini yuttuğu takdirde Allah onun kalbini iman ile doldurur (İbn Ebi Dünya).
***
Gördüğünüz gibi değerli okurlar, öfkenin hiçbir tarafa hayır getiren bir yönü yoktur. Bu kadar zararlı ve batıl bir davranışın adını hitabet sanatı koymakla ne batıl hak olur, ne de yanlış doğru olur. Zaten öfkenin hakim olduğu konuşmalar, öfkenin hakim olduğu davranışlar hiçbir dönemde, gerek milletimize, gerekse de dünya insanlığına bir hayır getirmemiştir. Netice meydandadır..!
Akl-ı selim olan davranış; öfkeyi yenerek, gerçek pehlivanlığa talip olmaktır
UĞUR KEPEKÇİ