Ölümü acı kılan kişilerin sevdiklerinden ayrı düşmeleridir. Her ne kadar Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed(sav) kişi sevdiği ile beraberdir dese de sevgide seviye farklarından dolayı ne şekilde ve ne şartlarda birlikteliğin olacağı bize malum değildir. Bu ancak yüce Allahın katında bilinen bir bilgidir. Geleceği bilemediğimiz ve kiminle nerede nasıl buluşabileceğimiz, akıbetimizin cennet mi, cehennem mi, olduğu bilgileri bize ulaşmadığı için ölümün yüzü hep soğuk ve ürkütücüdür.
Hazreti Mevlana ve benzeri hak dostlarının ölüm günüm düğün günümdür deyip ölümünün Şeb-i Aruz törenleri ile kutlanmasını istemesi, Onun dünyadayken imanın gerçek lezzetine varması ve gideceği yer hakkında işaretler almasındandır. O, ölümle birlikte elde edeceği nimetlerin bu dünya nimetlerinden daha yüce olduğunu anlayan ve ölmeden önce ölümle alakalı bütün hazırlıklarını tamamlayanlardan biri olduğu için istisnadır
Biz burada toplumun geneli açsından meseleyi değerlendirmeye çalışmaktayız. İstisnalar kaideyi bozmaz.
Ölümün acısını ortadan kaldırabilmek için dünya ve ahret mutluluğu açısından ayrılıktan dolayı acı olan ve fakat en hakiki gerçek olan ölümün gerçekliğine şüphesiz iman etmek gerekir. Doğmak ne kadar doğal ise yaşamak ne kadar doğal ise ölmek de o kadar doğaldır. Önemli olan yaşanılan hayatta ölüm ve hayat gerçekliğinin taşıdığı sırları kavramaktır...
Hayatı yaratan yüce Allahın hayata bakışını ve hayattan maksadının ne olduğunu anlamaya çalışınca, aslında işin daha da kolaylaştığını görürüz.
Yüce Allah mülk suresinde; Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. (Mülk; 1-2) Buyurmakla bize bu konuda ipuçları vermiştir.
Yukarıdaki ayeti kerimeden anlıyoruz ki: Yüce Allah bu dünyayı, insanların olaylar karşısında sergileyeceği iyi yada kötü davranışları denemek ve ona göre akıbetini belirlemek için bir sahne hükmünde yaratmıştır. Ve sonunda da ahret yurdunda, dünya sahnesinde yaptıklarımız ve karşılığında aldığımız mükâfat yada cezanın belgelerinin ve bedellerinin bize sunulacağı haberi verilmiştir. Böylece kişilerin itirazı da ortadan kalkacaktır. İşte sen, işte dünyada yaptıkların ve işte ahretteki karşılığın
denilecektir.
UĞUR KEPEKÇİ