Papa Benediktin Dinimiz ve Peygamberimiz(sav) hakkında sarf ettiği çirkin, bazılarına göre haddini aşan, bazılarına göre sürçü lisan, bazılarına göre bilgi eksikliği, bazılarına göre de diyalog eksikliği(!), bize göre de gerçek imanlarının izharı sözlerine; özür dilemesi beklenirken, Müslümanlardan ve Aziz milletimizden özür dilemek borcu olanlara devam edelim.
Tarih 17 Nisan 2000, diyalogun aksakallı hocalarından Ahmet Şahin, yazdığı Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var! Adlı makalesinde; Zaten dikkatlice bakıldığında görülecektir ki ehl-i kitapla temel noktalarda birlikteyiz. Daha meşhur ifadesiyle amentüde ittifakımız vardır. Çünkü Allah'ın gönderdiği kitapların hemen hepsinde tekrarlanan amentüdür: Allah birdir. Peygamberler haktır. Melekler vardır. Kitaplar gönderilmiştir. Ahiret vardır. Ölen insanlar bir gün dirilecek, yaptıkları iyiliklerin mükâfatını, kötülüklerin de mücazatını göreceklerdir.
Bu temel noktalar bir amentüden başkası değildir ve biz ehl-i kitapla bu amentüde müttefikiz. Garip olan şudur ki ittifak ettiğimiz amentüyü öne geçirmiyor da ihtilaf ettiğimiz teferruatı ileri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz. Hâlbuki temelde ittifak varken teferruattaki ihtilaflara takılıp kalmak makul değildir. Burada Kur'an'ın bir ayetini hatırlamak yerinde olsa gerektir: (Mealen.)
Ey ehl-i kitap! Geliniz ittifak ettiğiniz amentüde buluşunuz.
Ehli kitabın temsilcisi olarak kabul edip, Vatikana kadar gidip, Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zatıâlilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.(papaya sunulan mektup 1998) ifadelerini kullanmaktan çekinmeyen lideri Gülen'den geri kalmamak ve Dinlerarası diyalog için papalık misyonun bir parçası olduklarını ispat etmek adına, Ahmet Şahin tarafından; Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var tezi savunulmuştu.
Bu konuda sert tepkilerle karşılaşılınca da, Ehli kitapla Amentüde ittifakımız var. derken de bu değişmeyen doğruları saymıştım, geçmişteki bir yazımda. Çünkü biz de Allaha, peygamberlere, meleklere, ahirete iman ediyoruz. Yani ehl-i kitapla bu değişmez doğrularda ittifak ediyoruz. Ancak ehl-i kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa düştüklerini de görüyor, Allaha babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma görevi de yine bize düşüyor. Uzaktan seyirci kalma yerine yaklaşıp kendi doğrularımızı anlatma imkânı aramamız icap ediyor. Bunun için de diyaloga, konuşmaya ihtiyaç oluyor.(15.Mart. 2005) Şeklinde geçiştirme cevaplara sarınılmıştı.
Hâlbuki Ahmet şahin,Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var makalesinde;
Garip olan şudur ki ittifak ettiğimiz amentüyü öne geçirmiyor da ihtilaf ettiğimiz teferruatı ileri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz. Hâlbuki temelde ittifak varken teferruattaki ihtilaflara takılıp kalmak makul değildir. Burada Kur'an'ın bir ayetini hatırlamak yerinde olsa gerektir: (Mealen.)
-Ey ehl-i kitap! Geliniz ittifak ettiğiniz amentüde buluşunuz. İfadelerine yer vererek,
bu ifade ile tarihsel bir olayı anlatmaktan çok, yapılması gereken bir davranıştan bahsetmektedir. Burada bozulmamış bir ehl-i kitaptan bahsetmiyor. Bizatihi zamane ehl-i kitabından bahsediyor. Yoksa; zaman tünelinden geçip, çağlar öncesine gidip, Hazreti İsa dönemindeki onun ümmetinden bahsedecek hali olmasa gerektir! Çünkü geçmişte yaşayan, ölülerle diyalog zaten olmaz(!)
Sayın Şahin, önceki makaledeki yanlışı temizlemek adına yeni bir yanlışa düşmüştü.
Ancak ehli kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa düştüklerini de görüyor, Allaha babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma görevi de yine bize düşüyor ifadesiyle sanki Hıristiyanların çoğu tahrif olmamış, azı sapıklığa düşmüş gibi bir mantık sergilemektedir ki, bu mantık tamamen hayal ürünüdür.
Hıristiyanların hemen tamamı teslis akidesine inanmaktadır.(Bizim bir türlü rastlayamadığımız ama sevenlerine empoze etmeye çalıştıkları, gizli Müslümanlar dışında !) Zaten tevhidi savunsalar ve yaşasalar, ehl-i kitap olmaktan çıkarak Müslüman olmuş olurlardı. Hıristiyanlığın babası konumunda olan ruhani lider Papa Benediktin sözleri, zamane Ehl-i kitabın temsilcilerinin tamamının görüşünü yansıtmaktadır.
Çünkü dünya basınında Papanın sözlerini; ehl-i kitap diye adlandırılan dini otoritelerden yalanlayan ya da bu sözler İslama ve Hz. Muhammede iftiradır diye bir açıklama gelmemiştir. (sadece siz yanlış anladınız denmekle yetinildi!)
İşte bu sebeplerden dolayı; sadece Papa Benedikt değil, geçmişte;Ehli kitapla amentüde ittifakımız var deyip, ehl-i kitap muhipleri oluşmasına katkıda bulunan, Ahmet Şahinin de Müslümanlardan ve Aziz Milletimizden özür dilemek borcu vardır.
UĞUR KEPEKÇİ