Yaşadığı sorunlardan canı burnuna gelen sektörler birer birer seslerini çıkartmakta, değişik yollardan tepkilerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Bu konuda son yaşanan gelişme; Gaziantep Müteahhitler Derneğinin 15 günlük inşaat işlerinin durdurulması kararı olmuştu. İnşaatların duvarlarına astıkları bez afişlerle sektörün içinde bulunduğu sıkıntıyı dile getirmişler, yazılı beyanlarla da ilgililerden sıkıntılarına çözüm talebinde bulunmuşlardır.
Bu talebin haklı görünen tarafı; zamların inşaat fiyatlarına yansımaması halinde sektörün kârlılık oranının düşeceği ve sektörün yaşadığı sıkıntının artacağı hatırlatılmıştır.
Buradaki talep köklü bir çözüm getirmez. Nedeni; sektör, kendi içindeki sıkıntıları dile getirerek, Biz kâr edersek sektörün iş akışı devam eder ve böylece inşaatta istihdam edilen işçiler de iş ve aş sahibi olmaya devam ederler fikri savunulmuştur. Yüzeysel olarak bakıldığında haklı sebepler içeriyor ama yeterli değil.
Şimdi inşaatçılara soralım; Talepler karşılansa bile yapılan inşaatı alıcı bulamadıktan sonra kime satacaksınız?
Yaşanan sorun inşaat sektörü ile değil topyekün uygulanan IMF politikalarıyla alakalıdır. Uygulanan bu yanlış para politikasına devam edildiği müddetçe, ekonomik sıkıntılar sırasıyla bütün sektörleri sıkıntıya sokacak ve bütün vatandaşları etkileyecektir.
Çözüm Milli Ekonomi Modelinde
Çözüm; Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Başın Milli Ekonomi Modelindedir.
Sayın Başın yılardır ortaya koyduğu tespitlerden yola çıkarak; ülkemizdeki IMF politikalarıyla enflasyona yanlış teşhis konmuş, ona göre de teşhisi yanlış olan hastalığın tedavisi de yanlış olmuştur. Yıllardır piyasada yaşanan enflasyon maliyet enflasyonu olmasına rağmen, talep enflasyonu tespiti yapılmıştır. Kemal Derviş Amerikadan bir kurtarıcı olarak getirildiğinde Prof. Dr. Haydar Baş, daha Dervişin ilk açıklamasının ardından yapılan teşhis ve uygulamanın bir iflas olduğunu dile getirmek sadedinde; Bu Derviş bizim değil, ABDnin Dervişidir, bizim problemlerimize çare olamaz. Enflasyona getirdikleri tespit de, düşündükleri tedavi de yanlıştır. Piyasadaki enflasyon maliyet enflasyonudur sözü hala kulaklarımızdadır.
***
Kemal Dervişle birlikte piyasadaki enflasyon maliyet enflasyonu olduğu halde, talep enflasyonu teşhisi konmuş, güya enflasyonu düşürmek için talebi azaltmak adına emisyondaki para dolaşımı kısılmıştır. Yıllardır emisyondaki daralma tüketicinin alım gücünü elinden almış, bir yerde onu yokluğa mahkûm etmiştir. IMF politikalarıyla üretici maliyetli para olan döviz ve faizli kredilerle desteklenmiş, zaman içerisinde ne üreticinin, ne de tüketicinin dayanma gücü kalmamıştır. Piyasadaki emisyon daralmasının yansımaları da durgunluğu getirmiştir.
***
İşte bundan dolayı IMF politikalarına devam edildiği takdirde hiçbir sıkıntının köklü bir çözüme kavuşamayacağını iddia ediyoruz.
Tüketicinin parası olmadıktan sonra, zaten alım gücü kalmayan vatandaşın bir de zamların eklenmesiyle hangi inşaatı, ya da neyi, nasıl alacak? Halbuki piyasada yeterli para olsa hem tüketicinin hem de üreticinin yüzü gülecektir.
(devam edecek)
Uğur KEPEKÇİ