FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümü sonrasında yıllardır susmuş olan diller bülbül oldu ötüyor. Meğer ne kötü bir adammış bu adam. 15 Temmuz'dan sonra kendini gizlemeye çalışanlar, bir gün önce hoca efendilerini yere göğe sığdıramayanlar korkudan mı desek kabuk değiştirdiğinden mi desek meydanlarda demokrasi nöbeti tuttular. Darbe girişiminden bir gün önce bize zerre kadar hak vermeyenler bir anda söylem ve eylemelerini gizleme yarışına girmişlerdi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümüyle birlikte aynı manzaranın tekrarlandığını görüyoruz. Yine aynı korku yine gizlenme yine samimiyet şüphesi kokan söylem ve eylemler. Neden mi böyle düşünüyoruz?
Ekrandan pek anlaşılmıyor ama herkes kendi etrafındaki sempatizanları gözlemleseler FETÖ elbaşına rahmet ve dualar okuduğuna, lanet okuyanlara tepki gösterdiklerine şahit olursunuz. Sığındıkları mazeret de şu; "ölünün arkasından kötü konuşulmazmış"
Zavallılar bu kimsenin sıradan olmayan, milli ve dini bütünlüğümüze zarar veren, Müslümanların itikadını bozmak Peygambersiz bir din oluşturmak gibi bir misyonunun olduğunu bilmiyorlar. Ya da bu misyona bilerek hizmet ediyorlar. Bunun neyine rahmet okuyacaksınız?
Yıllardır FETÖ'nün maskesini pazara çıkaran gerçekleri vatandaşımıza anlatmaya çalışan Meltem Medya Grubu dışında yandaş olan olmayan kanallarda bugün yine Haydar hocanın adı ve fikirleri karartılmaya çalışılıyor. Bunlar nafile çabalardır. "Güneş balçıkla sıvanmaz."
"Fetullah Gülen'in başında olduğu FETÖ'nün gizli planlarını açığa çıkartmak için dini ve milli bütünlüğümüze tehditlerin önlenebilmesinde en büyük katkı sağlayan Prof. Dr. Haydar Baş Hocadır" diyemeyenlerin samimiyetini sorgulamak hakkımız olsa gerektir.
Fetullah Gülen hakkında gerçek bilgileri duymasına rağmen bize inanmayan devletin en başından en alt kademesine kadar idarecilerin, kanaat önderlerinin vatandaşların hemen hepsinin Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza bir özür borcu olduğu gibi minnet ve teşekkür borcu da vardır.
Ömrünü Türk milletinin bağımsızlığına adamış, dini ve milli bütünlüğümüze gelebilecek tehlikeleri, çözüm yollarını anlatmakla geçirmiş gerçek bir vatanperver olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın fikirleri bu çağa ve gelecek çağlara ışık tutacak nitelikte fikirlerdir.
Vefatından önce sık sık dile getirdiği "Gazi Mustafa Kemal asker Atatürk, Haydar hocanız Hoca Atatürk'tür." Sözünün ne kadar doğru bir tespit olduğunu görüyoruz. Milletimizi büyük tehlikelerden uyarma konusunda verdiği mücadelenin yeni bir kurtuluş mücadelesi anlamında olduğunu söylediğinde milletimiz ve devletin yöneticileri Onu anlasaydı bugün 15 Temmuz kalkışması gibi kara bir leke tarihe geçmeyecekti.
Vakit geçmiş değildir. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın başlattığı mücadele Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) çatısı altında yetişmiş kadrolarıyla ve lideriyle devam etmektedir. Hocamızın sözleri, çalışmaları, yazdıkları, çağlara ışık tutacak bir şekilde meydandadır.
BTP'nin genç lideri Av. Hüseyin Baş'ın Genel Başkan olduğunda yaptığı konuşmada "Gazi Mustafa Kemal asker Atatürk, babam hoca Atatürk, ben de evlat Atatürk'üm" demişti. Sayın Hüseyin Baş, söylemi ve ortaya koyduğu eylemleriyle adım adım Atatürk'ün ve Ebedi Genel Başkan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın yolunda gitmektedir. BTP, lider ve bu kadrosuyla Türkiye için karanlık tünellerden çıkış yoludur.