Dünkü makalemizde Bağımsız Türkiye Partisinin Şanlıurfa ve Kahramanmaraşta Prof. Dr. Haydar Başın katılımıyla gerçekleştirilen salon programlarından bahsetmiştik. Genel hatlarıyla, programın akışı ile alakalı şeylerden bahsetmiştik. Programın şeref konuğu olan Sayın Başın yaptığı konuşmalara değinmeyi başka bir makaleye bıraktığımız için şimdi müsaadelerinizle Sayın Başın konuşmasına değinelim.
Sayın Baş, yaptığı konuşmalarında, özetle; AKPnin, vatandaş nazarında bitmeye yüz tuttuğu bir dönemde çıkarılan bir suni 23 Nisan krizi ile tekrar mazlum edebiyatı yapmaya çalışarak vatandaşımızı kandırmaya çalıştığını, oynanan mazlum oyununun bir tiyatro olduğunu, bu sefer bu oyuna gelinmemesi gerektiğini dile getirdiler.
Asıl mağdur olan milletin kendisidir
4,5 yıllık AKP iktidarında yapılanların tamamının değerlendirildiği taktirde yapılanların bir facia olduğundan; Irakta dökülen kandan, namusuna tecavüz edilen kadınlardan, açılan kilise evlerinden, kapanan camilerden, vatandaşın işsizliğinden, aşsızlığından, yoksulluğundan, satılan vatan topraklarından, madenlerden, kâr eden kurumların satılmasından, nüfus cüzdanlarından dini İslam ibaresinin kaldırılmasından, evlatlarımızın misyonerlerin tuzağına düşürülmesinden, tahdit kanunlarıyla çiftçinin mağdur edildiğinden, neticesinde de mağdur hale düşürülen millet olduğu halde, kendilerinin mazlum rolüne bürünmeğe çalıştıklarından bahsederek; Milletim mazlum olan sensin dediler.
Onun her zamanki gibi hiçbir meseleyi tespit etmekle kalmayıp mutlaka çözümünü de sunması, dinleyenleri hiçbir zaman karamsarlığa düşürmemektedir. Meseleler ne kadar girift olursa olsun, onun mutlaka çözüm önerileri vardır.
Birazda onlardan bahsedelim: Satılan vatan topraklarının tekrar geri alınacağını, milletin malı olan madenlerin, kâr eden kamu kurumlarının, satış bedellerinin üstünde değerlerle tekrar geri alınacağını, bütün bu kurumların devlet millet ortaklığıyla işletilerek, milletimizin işveren konumuna getirilerek, gerektiğinde; Avrupadan Amerikadan işçi getirtilerek, çalıştırılacağını anlattılar. Çıkarılan AB uyum yasalarının mutlak gözden geçirilerek, milletin menfaatine olmayan bütün yasaların, millet menfaatine dönüştürüleceğini anlattılar.
Peki, bunları yapacak kaynak; işte burada merak edenlerin mutlaka bir milli ekonomi modeli kitabını temin ederek okumaları, ufuklarını genişletmeleri gerekmektedir.
Türk siyasetinde bir ilk vatandaşlık maaşı
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Şanlıurfa ve Kahramanmaraşta ilk defa kamuoyuna bir de taahhütname takdim etti. Türk siyasetinde her attığı adımla bir ilke imza atan Sayın Baş, bu seferde vatandaşa; tek başına iktidara geldiği takdirde yapmayı vaat ettiği; 500 YTL vatandaşlık maaşı ve 2000 YTL asgari ücret vereceğini, altında imzasını taşıyan, gayet şık bir belgeyi halka arz etti. Kendi ifadesiyle; bu belgelerin mutlaka her vatandaşa ulaştırılacağını, bu belgeyi saklamalarını söyleyerek; Eğer taahhüdümü yerine getirmezsem beni istediğiniz mahkemeye verebileceğinizi size haber veriyorum dediler. Gerçekten de bu belge Türkiyede bir ilk olmuştur.
Şimdi her vatandaş kendi aklının sınırlarını zorlasın, şimdiye kadar siyasetçiler seçim meydanlarında, basın önünde sıradan vaatlerle vatandaşı kandırdılar. İktidara gelince de enkaz edebiyatı yaptılar. Türlü bahanelerin arkasına saklandılar. Her defasında olan yine vatandaşa olmuş, neticede de vatandaşın siyasete ve siyasetçiye olan güveni kalmamış, demokrasi büyük yaralar almıştır. Sayın Baş, taahhütname konusunda da Türk siyasetine bir disiplin getirecek hayırlı bir iş yapmıştır. Bundan sonra diğer siyasilerin de işi kolay olmayacaktır.
Başkasını bilmem ama; Prof. Dr. Haydar Baş, taahhüt ediyor.
UĞUR KEPEKÇİ