Her zaman ki gibi yine gelenek bozulmadı, ramazan televolesi boy gösterdi. Oruçla alakalı bazı konular medyada ulu orta gündem edildi. Öğle ki sokaktaki vatandaşın ağzında alay konusu olunca şimdilik çark etti. Bre adam millet orucunu nasıl tutacağını, nasıl açacağını yenimi öğreniyor ki. Peygamber (sav) ibadet konusunda en ince ayrıntısına varıncaya kadar Ümmetine haber vermiştir. Oruç tutanların böyle bir sıkıntısı yoktur. Sıkıntı televole mantığını dine uyarlamaya çalışanların kafasındadır.
Onbir aydır yolunu beklediğimiz, Peygamberimiz tarafından; "Size bereket ayı Ramazan geldi. Bu ayda Allah sizi kuşatıp rahmetini indirir. Günahları bağışlayıp, duaları kabul eder. Allah bu ayda sizin hayır hususunda yarışmanıza bakar ve sizinle meleklerine karşı iftihar eder. Allah'a hayır ameller takdim ediniz. Şaki, günahkâr, bu ayda Allahın rahmetinden mahrum olan kimsedir" diye haber verilen Ramazan ayını, en güzel bir şekilde değerlendirmek akıllı insan kârıdır. Yapılan saçmalıklar rahmete mi, yoksa günaha mı kapı açmaktadır. Vicdanlarınıza sunuyorum.
Aziz milletimizin dinine, örfüne, geleneğine farklı yorumlar getirerek gündem olmak istediler. Ama bu sefer ne hikmetse plan geri tepti. Özellikle Diyanetten gelen bu konudaki açıklama tam yerine rastladı. (temennimiz önemli her konuda, diyanet kendinden beklenen tavrı ortaya koyarak, öğle ulu orta konuşanlara haddini bildirmesidir.)
Diyanetin yaptığı açıklama: Yazılı ve görsel medyada oruç ibadetiyle ilgili her ilmihal kitabında bulunabilecek tali ve ayrıntı bilgilerin saptırılarak magazin konusu haline getirilmesi ve bunun geçmiş yıllarda olduğu gibi kitleler önünde pervasızca tartışılması, Ramazanın oluşturduğu huzur iklimini zedelemekte ve manevi atmosferini gölgelemektedir. Bazı bilim adamlarının, bu atmosferi pekiştirici ve bilgilendirici faydalı konular yerine, bu gibi tartışmalara çanak tutması da dindar halkımızı derinden üzmektedir. Halkımız, Ramazan ayının manevi ikliminin zedelenmemesi ve huzur ortamının devamı açısından medya kuruluşlarından bu tür anlamsız ve faydasız tartışmalara yer vermemesini, bilim adamı ve yazarların bu konularda daha duyarlı davranmasını istemektedir.
Halkımız, öğle bir tepki ortaya koydu ki sayın ilahiyatçı prof bayağı zor duruma düştü. Ekranlara çıkıp artık her kamera önünde konuşmayacağım, sözlerim çarpıtılıyor, sözlerimi önden arkadan keserek beni hedef göstermeye çalışıyorlar, gibi sözler ile konuştuğu şeyleri inkâra kalkışıyor. Yapmayın sayın prof, her sene ramazan televolesi aktörlüğü yapmakta olduğunuzu ne de çabuk unuttunuz.
Milletin şu mübarek günlerde yakalamaya çalıştığı feyz ve bereketi, saçma sapan şeylerle yok etmeye kalkışanın sonu rüsvay olmaktır. Sadece onun mu? Bu milletin dini ve milli duygularını ifsat etmeye çalışan herkesi bu akıbet beklemektedir. Dinde televole mantığının tutmadığı gibi, daha nice saçmalıkların da tutmaması için dinimizi doğru kaynaklardan ve doğru insanlardan öğrenmemiz lazımdır.
UĞUR KEPEKÇİ