İnsanların belki de en fazla zafiyet içine düştükleri konu rızık konusudur. Çoğu zaman gaflete düşerek rızkın Allah?ın takdirinde olduğunu unuttuklarına şahit oluruz. Bu konuda faydalanacağınızı umarak Erkam yayıncılıktan Riyazü?s Salihin adlı eserden bir hadisi şerif açıklamasını sizlere aktarmak istedim:
"Eğer siz Allah'a gereği gibi güvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam dolu kursaklarla dönerler." (Tirmizî Zühd 33. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 14)
Açıklamalar:
Şartlar nasıl olursa olsun Allah Teâlâ'ya karşı sürekli bir güven ve itimat halinde olmak ve rızkı veren'in sadece Allah olduğu bilinciyle hareket etmek, Allah'a gereği gibi tevekkül anlamına gelmektedir. Çalışmak, çabalamak, tedbir almak gibi davranışlar rızkın gerçek sebebi değildir. Rızkı veren yalnızca Allah'tır. Ötesi vesilelerdir. Gerçek rızık verenin Allah olduğu bilincine sahip olduktan sonra, gösterilecek gayretler bir anlam kazanır. Rızkı, çalışma ve gayrete bağlamak ise, sebebi, yaratıcı yerine koymak gibi büyük bir yanlışa götürür. Çünkü ayette de beyan buyrulduğu gibi "Yeryüzündeki bütün canlıların rızkını ancak Allah verir" (Hûd Suresi (11), 6). Hadisi-i şerif, çalışma ve rızık aramanın tevekküle ters düştüğünü değil, tam aksine, sabahları boş kursakla fakat endişesiz olarak rızık aramaya çıkan kuşların rahatlığı ve teslimiyeti içinde, yersiz birtakım düşüncelere ve endişelere kapılmadan nasibini aramayı, boş oturmamayı, tevekkülün gereği saymaktadır. Önemli olan, âlemin rızkını vermeyi tekeffül etmiş olan Allah'a itimadı sarsmamak, gereksiz ve yersiz duygulara kapılmamaktadır. Zira böylesine bir güven sapması, gösterilen gayretlere rağmen, tatmin edici sonuçlara ulaşamamanın sebebi olur.
Kulların rızık konusunda Allah'a karşı tam bir güven içinde olmaları, bu açıdan kuşları örnek almaları ve kendilerini Allah'ın rızıklandırdığı, "rızkını sırtında taşımayan nice canlıların bulunduğunu unutmamaları esastır.
Ankebût suresi 60. Ayette bu durum açıkça beyan edilmiştir: ?Nice canlılar vardır ki, rızıklarını taşımazlar (yiyecek biriktirmezler). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Şunu bir kere daha vurgulamak gerekir ki, Allah'a güven duygusu tevekkül, kalpte bulunur. Bu duygu kalpteki yerini koruduğu sürece gayret ve çabalar tevekküle asla ters düşmez. Bir zorluk çıkarsa, bu, Allah'ın takdiri iledir, bir kolaylık olursa, bu da Allah'ın kolaylaştırması iledir. Kul kendisinde bir varlık ve güç görüp işi zora sokmamalı, üzerine düşeni yapmakla yetinmeli, neticeyi daima Allah'a havale etmeli, ondan bilmelidir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Rızık, Allah?ın takdirindedir. Kainatı besleyen O'dur.
2. Rızkını temin için çalışmak, -kendinde bir varlık görmemek şartıyla- tevekküle mâni değildir.
3. Her insan rızkını temin için çalışacaktır. Ancak rızkını Allah'ın verdiğini unutmayacaktır.
4. Kul, Allah'a güveni nispetinde rahat eder, huzur bulur.? (Riyazü?s Salihin/İmam Nevevi/Tercüme ve şerhi/Erkam yayınları/cilt 1 sayfa 350?351)
Bu hadisi şerifi ve İmam Nevevi?nin yaptığı açıklamayı tefekkür ile tekrar okuyarak kendimizi muhasebe etmeliyiz ki; rızık konusundaki yanlış düşüncelerden ve yanlış inançlardan kurtulalım.
Uğur Kepekçi